The Witcher 3: Wild Hunt İnceleme
PC İnceleme
The Witcher 3: Wild Hunt
Tür: RPG
Çıkış Tarihi: 19.05.2015
Yapımcı: CD Projekt RED
Diğer Platformlar: Playstation 4, Xbox One
Geçtiğimiz salı gününden beri hayat benim için staj ve Witcher arasında geçiyor. Salı günü oyunu çalıştırdıktan itibaren başladığım macera zorunlu aktiviteler ile gün içinde sekteye uğrasa da eve gelir gelmez PC başına geçerek kayıp zamanı telafi etmeye çalışıyorum. Eve gelip de zamanın nasıl aktığını anlamıyorum. Oyun ve evreni o kadar güzel geliyor ki bana hiç çıkmak istemiyorum. İş yerinde gün bitse de eve gitsem diye düşünüyorum.
Bu oyun çarptı beni. Gerçekten…
Sadece görsel anlamda değil, dünyasıyla, anlattığı hikayesiyle…
The Witcher 3: Wild Hunt, Andrzej Sapkowski’nin elinden çıkma Witcher evreninde geçen bir oyun. Orta çağ havasını ciğerlerimizde hissettiğimiz, savaşların yıkımını görmüş, iyi ve kötünün birbirine karıştığı, insanların hayatta kalmaya çalıştığı bir evren… Bu evrende ise bizler profesyonel canavar avcısı olan Rivia’lı Geralt’ı canlandırıyoruz. İnsanlar bizi gördüklerinde yüzümüze nefretle bakacak, bizleri oturduğumuz yerden kovalayacak veya bizden yararlanmaya çalışacak. Alacağımız kararlar bizi ya biraz daha kötü yapacak ya da biraz daha iyi ancak şurası kesin ki bu dünyada siyah ve beyaz yok, sadece gri var.
Güneydeki dev Nilfgaard İmparatorluğu önüne geleni yıkarak kuzey krallıklarının topraklarını ele geçirmeye başlamıştır. İmparator Emhyr var Emreis, Temeria Krallığının ortasındaki Vizima’ya yerleşmiştir. Savaştan dolayı insanlar parçalanmış ve dağılmış, fakirlik kol gezmekte insanlar bir dilim ekmeğe muhtaç hale gelmiş. Ancak bütün bunları önemsiz kılacak olaylar gerçekleşmektedir. İmparatorun kızı (ve aynı zamanda witcher olan) Ciri kayıptır ve imparator kızının bulunması için Geralt’ı görevlendirir. Daha doğrusu emreder. Geralt ise küçüklüğünde eğitimini üstlendiği için kendi kızı gibi gördüğü Ciri’yi bulmak için görevi kabul eder. Fakat Ciri’nin peşinde olan sadece İmparator ve Geralt değildir. Boyutlar arası gezip tek getirdiği yıkım olan Wild Hunt adlı bir grup da Ciri’nin peşindedir.
Geralt yollara düşer ve olaylar gelişir…
Witcher’ın en güçlü yönü hep hikaye oldu bana göre ki bir RPG için olması gereken de bu. Wild Hunt bu konuda selefleri gibi oldukça başarılı. 100 saate yakın oyun süresi dendiğinde ağzımın suyu akmıştı. Daha oyunun başından itibaren oyun sizi sarıyor ve bırakmıyor. Senaryo ilerledikçe bolca eski ve yeni karakterleri görüyoruz. Hatta bazen kim kimdi, neciydi unutuyorum. Benim gibi unutkanlar için detaylı bir ansiklopedi hazırlanmış. Karakterler dışında oyun sırasında karşılaştığımız düşman ve yaratıklar da anlatılıyor Bestiary bölümünde. Bu kısmın faydası karşılaştığımız yaratıklar hakkında detaylı bilgi verilip zayıf noktalarının belirtilmiş olması. Sık sık kullanmakta fayda var. Özellikle de düşük seviyedeyken çok faydasını gördüm bu dipnotların.
Oyun yarı açık dünya diyebileceğimiz bir haritada geçiyor. Kıtanın tamamı görünüyor ancak DA: Inquisition’daki gibi ilerledikçe açılan bölgelerde oynuyoruz. Örneğin Kaer Morhen’de başlayıp White Orchard’a geliyoruz. Oradan Vizima’ya ve Velen’e… Bölge bölge oynasak da o bölüm için oynadığımız alan gayet devasa olduğundan zamanımızın çoğu gezinmekle ve keşfetmekle geçiyor. Ama evet, anlaşılacağı üzere Skyrim’deki gibi ilk görevden sonra haritanın ucuna koşamıyoruz. Çıkışına kadar benim de izlenimim oyunun tamamen açık dünya olacağı idi, bu yüzden bir hayal kırıklığı oldu bende de. Ancak Skyrim gibi olsaymış belki de kaybolmaktan oyunun hikayesini kaçıracakmışız gibi bir his oluştu bende. Yine de oyunun toplam alanı Skyrim’den daha geniş, belirtelim.
Tabii ki de bütün bu alanda koşuşturmak çok fazla zamanımızı alacağından artık bir atımız var: Roach. Yürümekten çok at üzerinde gidiyoruz oyun boyunca. Bizim olduğu kadar atımızın da belirli bir dayanıklılığı var ve bu limiti kadar koşabiliyor. Ayrıca bir de korku seviyesi var. Özellikle çatışma alanına at üzerinde girer ve at üzerinde çatışırsanız atımız korkmaya başlıyor.