Shingeki no Kyojin 77 İncelemesi
Shingeki no Kyojin 77. Bölüm İncelemesi
2015’in belki de en başarılı mangalarından olan Shingeki no Kyojin, 2016’ya da hızlı bir giriş yaptı. Shingeki no Kyojin 77, fazlasıyla başarılı ve bir o kadar da heyecanı yüksek bir bölüm olarak karşımıza geliyor.
Belirtmekte yarar var, incelemede ciddi derecede spoilerlar vardır. Uyarmadı demeyin.
Geçmişe gittiğimiz bir panelle başlıyoruz Shingeki no Kyojin 77‘ye. Eren‘in duvarı kapamasından hemen öncesindeyiz ve karşımıza Bertholdt‘la Reiner var. Eren’in duvarı kapamasıyla sonuçlanacak plan üzerinde tartışan ikilimize Marco kulak misafiri oluyor. Marco‘nun titan tarafından yendiğini daha önce görmüştük. Şimdi de Marco‘nun ölümünün ardındaki gerçek sebebi öğreniyoruz.
Marco‘ya üzülmemek elde değil. Sadece yanlış zamanda yanlış yerdeydi ve gerçekten çok kötü bir ölüm oldu. Başlı başına bu panelleri görmek bile Reiner‘ı ölü istemek için yeterli olmalı diye düşünüyorum. Reiner‘ın Marco‘yu kıstırmasının ardından olay yerine gelen Annie ile, titan ekibi tamamlandı. Burada Isayama-sensei’yi övmek istiyorum. Çizim kalitesi gerçekten muazzam olmuş. Gerek Marco‘nun yaşadığı korku, gerek Reiner’ın ifadeleri gerekse de Annie‘nin içinde bulunduğu duygusal karmaşa net bir şekilde okuyucuya yansıtılmış.
Fazlasıyla kararlı olan Reiner‘ın Annie‘ye baskı yaptığını görüyoruz. Bu baskının yanında açıkça görüşüyor ki RBA titan üçlüsünün lideri konumunda ayrıca. Ancak, Reiner‘ın konuşmalarının altındaki anlamı da görmemiz gerekiyor. Annie‘ye, o aşağılık insanlara yakınlık duymaya başladın mı sorusu özellikle dikkatimi çekti. Survey Corps ve duvar içindeki insanların açısından baktığım zaman açıkça diyebilirim ki RBA üçlüsü, Beast Titan ve bu tarafta bulunan insanlar kötü tarafta. Ancak, Reiner‘ın söylediklerini düşününce de iki taraf da birbirini insanlığın sonu olarak görüyor sanırım. Ek olarak, anlaşılıyor ki Annie ve babası aslında iki taraftan da ayrıymış. Neler olduysa taraf seçmişler gibi duruyor. Umarım arka planda kalan bu hikayeleri de öğreniriz zaman içinde. Belki de zaman içinde taraf değişikliği bile olur.
Marco‘yu kesin bir ölüme bırakan RBA üçlüsünün yüz ifadeleri gerçekten olayı özetler nitelikteydi. Bertholdt ve Annie şok içindeyken, Reiner en başta daha kontrollü. Bir sonraki sayfaya geçtiğimizde ise durum çok farklı. Çok fazla Reiner dediğim ve ona odaklandığım bir bölüm oldu ancak durum bunu gerektiriyor. Birkaç dakika önce Annie‘yi ikna eden ve asker konuşması yapan Reiner, ardından tamamen farklı duygular içinde Marco’yu o titanın neden yediğini sorguluyor. Hatta hatırlarsanız Marco‘yu yarısı yenmiş bulmuşlardı. Reiner‘ın müdahale ettiğini düşünüyorum. Bu panelleri gördükten sonra emin oldum ki Reiner ciddi anlamda kişilik bölünmesi yaşıyor (dissosiyatif bozukluk). Belki de bu olayın şokundan dolayı böyle bir durum oluştu, bilemiyorum.
Bu korkunç olaydan sonra daha yakın bir geçmişe zıplıyoruz ve duvar üzerinde oturan Reiner, Bertholdt ve Zeke bizleri karşılıyor. Zeke‘nin Annie‘ye fazlasıyla güvendiğini net bir şekilde görebiliyoruz. Benim burada dikkatimi çeken ise Zeke’nin tehditi ve diğerlerinin ondan fazlasıyla korkmasıydı. Zeke‘nin titan formunda fazlasıyla güçlü olduğunu ve Reiner‘ı dövdüğünü biliyoruz. Buradaki tehdit ise fazlasıyla ciddi. Reiner‘ın yine başarısız olması halinde onun titan gücünü başka askere vereceğini söylüyor. Zeke‘nin bu güç gösterisinin yanında savaşın bu tarafın da aynı Survey Corps gibi düzenli bir birliğe sahip olduğunu anlıyoruz. Bu birliğin hepsinin titan güçlerine de sahip olmadığı açık.
Bu konuşmayı okuduktan sonra bir kez daha aynı şeyi düşündüm: iki taraf da insanlığı kendilerinin kurtaracağına inanıyor gibi duruyor.
Survey Corps‘un yaklaştığını öğrenmelerinin ardından planlarını uygulamaya koydular. Reiner ve Bertholdt arasında geçen konuşma ise fazlasıyla önemliydi. Bertholdt‘un bu savaşta kilit rolde olacağının bir kanıtı gibiydi. Ayrıca Shingeki no Kyojin‘de romantizm görmek ilginçti. Görünen o ki Bertholdt – Annie ve Reiner – Krista romantizminin mesajları verildi bu bölümde. Ymir‘in adı geçtiği halde hala onun yaşayıp yaşamadığını öğrenemedik. Açık bırakılan bir nokta oldu okuyucu için.
Değişen panelle artık günümüze geldik ve bir önceki bölümde bıraktığımız yerden devam ediyoruz. Bizleri korkunç bir panel karşıladı; kafası uçurulmuş Reiner. Çenesine kadar kafası tamamen yok olmuş olan Reiner hareketsiz bir şekilde titanına bağlı duruyor. Benim dikkatimi çeken ilk panel Connie, Sasha ve Jean’ın tepkileri oldu. Ne olursa olsun Reiner‘ı arkadaşları olarak görüyorlar belli ki.
Tüm bu vahşette, Armin yine çok doğru noktalara vurgu yapıyor. Güç dengeleri ve iki grup arasındaki çatışmadan bahseden Armin, kaçınılmaz son olan bu ölümleri vurguluyor.
Herkesin içinde bulunduğu karamsar ruh hali, Reiner’ın tüm gücüyle bağırmasıyla bölünüyor. Kafasının neredeyse tamamı yok olan Reiner‘ın hala canlı olabileceği şüphesi eminim ki hepimizin aklını kurcalıyor. Bu ölüm hala doğrulanmadı. Eğer Reiner sağ kalırsa, bu ikinci defa olacak ve olay biraz saçma bir boyuta ulaşacak diye düşünüyorum. Boynunun neredeyse tamamı kesilen Reiner, bu sefer de yok olan beyninden sonra sağ mı kalacak? Belki de, görev bilinci yüzünden ölmeden hemen önce son bir refleksle o şekilde bağırmış olabilir. Şahsi düşüncem ise: umarım ölür.
Reiner‘ın bağırmasıyla işareti alan Beast Titan, gizlenmiş durumdaki Bertholdt‘u fırlatıyor! Bu planı anında çözen Armin, insanları oradan uzaklaştırmaya çalışıyor. Bertholdt’un titan formuna dönüşmesiyle muazzam bir yıkım olacağı kesin.
Shingeki no Kyojin 77, gerek geçmişe giderek hikayeden kesitler sunarken gerekse de günümüze dönerek olayların akışını anlatarak fazlasıyla heyecanlı bir bölüm olarak karşımıza geldi. Isayama-sensei’nin panel düzeni ve çizim kalitesi her zamanki gibi sınırları zorlayacak cinsten olurken Bertholdt‘un sahnesiyle sona eren hikayede, beklenti hissinin yanında yarattığı merakla da bir sonraki bölüm için şimdiden heyecanı yaratılmış durumda.