Shingeki no Kyojin 75 İncelemesi
Shingeki no Kyojin 75. Bölüm İncelemesi
Geçtiğimiz bölümde heyecanı arttıran Isayama-sensei, karşımıza akıllardan çıkmayacak bir bölümle geliyor!
Bölüm analizine geçmeden önce belirtmek gerekir ki, bu yazıda keyif kaçırıcı detaylar olabilir. Eğer bu bölümü okumadıysanız, dikkatli olmanızda fayda var!
Shingeki no Kyojin 75. bölümüyle, hikayenin genel akışını iyi bir şekilde sunmasının yanında, strateji ve aksiyon arasındaki muazzam dengesi ve bölüm sonunda bizlere gösterilen yeni silah ile anlatım ve hikaye açısından benzersiz bir şekilde karşımıza geliyor.
74. bölümle hikayenin hızını arttıran Isayama-sensei, yine aynı şekilde hareketli ve heyecanlı bir bölüm bizlere sunmuş. Geçen bölümde Eren/Erwin karşısında Reiner/Beast Titan vardı ve tam o noktada bölümümüz sonra ermişti. İnsanlığın geleceğine yön verecek olan bu savaşta acaba kim üstün çıkacak?
Survey Corps. için durumun savaş ya da öl olduğu açık bir şekilde bizlere sunuluyor. Ama bu durum bir anda yapılmak yerine bölümün geneline yansıtılmış durumda.
Levi‘ın ölümcül saldırısından kurtulan ve Armored Titan‘a dönüşen Reiner, Survey Corps. üzerine doğru ilerlemeye başladı. Burada üzerinde durmamız gereken nokta Survey Corps.’un içinde bulunduğu durumdan çok Erwin’in gözlem ve analiz yeteneği olmalıdır. İlk anda Reiner‘a saldırmayın emri verildikten sonra, düşmanını analiz etmeye başlayan Erwin, parça parça rakibinin stratejisini çözmeye başladı.
İlk olarak dikkatleri çeken 4 ayak üzerinde duran titan oldu. Daha önce böyle bir şeyi görmemiştik. Duruşunun garipliğinin yanında sırtında taşıdığı yük akıllarda soru işaretleri yarattı. Bir önceki bölümü düşündüğümüzde, bu titanın sırtında taşıdıklarının -en azından bir kısmı- erzak olduğunu düşünüyorum. Ama Beast Titan‘ın da zekası göz ardı etmek büyük hata olur. Beast Titan‘ın da bu yük içinde bir B planı olduğunu da olasılıklar içine eklersek pek de yanılmış olmayız. Hatta biraz daha dikkatli bakarsak bu 4 ayaklı titanımız, Beast Titan‘ın yanından bir an bile ayrılmıyor. Erwin, bu titanın gözcü olduğunu ve diğer titanlardan farklı olarak düşünebildiği kanaatine varsa da, benim asıl görmek istediğim Armin‘in düşünceleri oldu. Armin de kendine özgü bir açıdan yaklaşarak taşınan yüklere odaklandı.
Erwin üzerinden devam etmek istiyorum burada biraz. Hikayenin strateji ve analiz dolu kısımlarında adeta satranç oyunu gibi yapılan hamleleri açık bir şekilde görebildik. Beast Titan‘ın 2-3 metrelik titanlar göndermesinin ardından hamleler daha bir anlam kazandı. Bir yandan Reiner duvara tırmanırken, diğer yandan saldırıya geçen 2-3 metrelik titanlar Survey Corps.’u zor bir duruma soktu.
Beast Titan daha önce Utgard Kalesi‘nde olduğu gibi basit ama etkili bir taktik izliyor. Açık alanda at sırtında manevra kabiliyeti artan ve titanlardan kaçabilen Survey Corps.‘u durdurmak için atları hedef alıyor. Bir yandan Reiner duvarın diğer tarafına geçip kaçış için yolu kaparken, diğer yandan 2-3 metrelik titanlar cepheden saldırarak atları hedef alıyor. Beast Titan‘ın attığı kayayı da hatırlayalım. Zemini yürünmez hale getirerek atlı kaçış ihtimali de ortadan kaldırılmıştı böylelikle. Survey Corps. atlarını kullanmak istese bile gidebilecekleri tek yol Beast Titan‘ın olduğu taraf oluyor. Tüm bunların yanında Colossal Titan yani Bertolt‘un da nerede olduğunun bilinmemesi ve sürpriz bir saldırı ihtimali Survey Corps.‘u içinden çıkılmaz bir duruma sokuyor!
Bu bölümde Erwin‘in olduğu paneller ve onun düşüncelerini yansıtan sahneler gerçekten iyi bir şekilde bizlere yansıtılmış. Farklı olasılıkları ve sonuçları düşünen Erwin ekibini iki bölerek, bir grubu ön tarafa atları korumaya yollarken diğer grubu da Reiner‘ı alt etmek için yolluyor. Burada ama dikkat çekilmesi gereken nokta kullanılması emrini verdiği yeni silah “Lighting Spears“. Ekibimizin sırtına bağladıklarını elektrik (veya bir çeşit enerji) rodunun bir çeşit güç açığa çıkarttığı kesin. Ama aklıma takılan soru; güç kaynağı nedir bu silahın acaba?
Ekibini savaşa yollarken Erwin, Levi‘ı yanında tutuyor. Bunun sebebi ise Beast Titan‘ı sadece Levi‘ın alt edebileceğini düşünmesi! Isayama-sensei neler yapıyorsun böyle! Açıkçası Levi ve Beast Titan‘ın savaşını görmek için sabırsızlanıyorum.
Levi‘a ek olarak Armin‘i de savaşa yollamayan Erwin, Armin‘in taktiksel zekasına güvenerek ve onu ön plana çıkartarak adeta önümüzdeki dönem için bizlere mesaj veriyor ve ister istemez bu durumu Erwin‘in ölüm habercisi olarak yorumluyorum. Erwin‘den sonra, taktiksel konularda Armin sorumlu olacak gibi duruyor. Son birkaç bölümdür bu durumu fazlasıyla hissetik. Ama bir yandan da Erwin‘i düşününce, ister istemez aklında kurtuluş planı olduğu olasılığını da göz önüne almak gerekiyor. Önceki bölümlerde ellerine geçirdikleri titan serumu aklıma geliyor bu noktada.
Sanırım bölümün en etkileyici sahnesi duvara tırmanmış Reiner ve tüm sakinliğini koruyan Erwin‘in paneli oldu.
Eren‘i yem olarak kullanmayı tercih eden Erwin amacına ulaştı ve Reiner kendi içinde yaşadığı beyin fırtınasından sonra Eren‘in peşine düştü. Burada ufak bir yorumda bulunmak istiyorum. Survey Corps.‘un bulundukları yeri düşününce, kaçış noktaları da iki taraftan kapatılmış durumda. Her ne kadar 3DMG bir kaçış olabilecekse de karşılarında hem Reiner hem de Beast Titan olduğunu düşününce durumun ne kadar umutsuz olduğunu daha net bir şekilde idrak etmek mümkün oluyor. Erwin, burada ufak bir kumar oynadı ve Eren‘i Reiner‘ın karşısına koydu. Asıl görevi arkadan atlara saldırmak olan Reiner, Eren’i görünce ona doğru ilerledi ve doğal olarak duvarın arka tarafının kontrolünü tamamen kaybetmediler.
İkinci olarak Armin‘in olasılıkları düşünerek Eren‘i duvardan olabileceğince uzak bir noktaya yollaması basit ama etkili bir çözüm oldu. Daha önce Reiner, Eren‘in yenmesine izin mi verdi, yaptıkları bir tuzak mıydı bilinmez ama Eren‘in haklı olduğu bir konu var; Annie gerçektenden çok daha zorlu bir rakipti. Saf güce güvenen Reiner‘ın aksine Annie yakın dövüş konusunda ustaydı ve Eren de bu durumun farkında. Zaten de Reiner‘ı hemen sağ kroşe ile ödüllendirerek kendini haklı çıkardı.
Belirtilmesi gereken diğer bir nokta ise Eren‘in çok güçlü olan intikam duygusu. Reiner‘a sormasından da belli nerede olduklarını. Ayrıca, son bölümlerde açıkça gördük ki Eren fazlasıyla olgunlaşmış ve o hissi hala bizlere çok net bir şekilde yansıtabiliyor. Eren, Annie ile savaşırken Armin de yetenekler arasındaki uçurumun farkındaydı ve şüphelerini dile getirmişti. O savaşta, Eren çok güçlü duygularla savaşmıştı ve biraz da Mikasa‘nın yardımıyla üstün gelmişti. Ama şimdi durum çok farklı. Eren‘in duygusal ve fiziksel gelişimini net bir şekilde görebildik geçtiğimiz bölümlerde.
Her şeyin başladığı yer olan Shiganshina Bölgesi‘nde savaşırken, Eren‘in anılarına tanık oluyoruz birkaç panelde. Özellikle annesini kaybettiği sahneyi görünce Reiner’ın hiçbir şansı olmadığına emin oldum. Eren’in savaş çığlığı ve de düşünceleri duyguların tam bir dışa vurumuydu.
Bu bölümde gördüğüm en etkileyici diğer bir sahne ise burası oldu. Tüm hissetiklerini dışa vuran Eren ve aldığı darbeden sonra dizlerinin üstündeki Reiner. Isayama-sensei her anlamda bizlere harika bir bölüm sunmuş.
Bir yandan Reiner ve Eren‘in savaşının yarattığı beklenti diğer yandan da yeni silahın gösterilerek bölümün sona erdirilmesi heyecanı bir sonraki bölüm için üst seviyelerde tutuyor.
Isayama-sensei, Shingeki no Kyojin‘ın 75. bölümüyle bizlere akıllardan kolayca çıkmayacak bir hikaye sunmuş. Hikaye anlatımı, panel düzeni, stratejik ve aksiyon açısından Shingeki no Kyojin 75: Two Spheres of Battle beklentileri her açıdan fazlasıyla karşılıyor. Ayrıca düşünmeden edemedim, Reiner ve Eren‘in savaşı animede inanılmaz olurdu. Shingeki no Kyojin, daha şimdiden 76. bölüm için heyecanı yaratmış durumda!