”Sanki Havada Aşk Kokusu Var!” Dedirten Animeler
“Sanki Havada Aşk Kokusu Var!” Dedirten Animeler ve Karakterleri
14 Şubat’ta yapılabilecek en güzel şeylerden birinin de anime izlemek olacağı konusunda çoğumuz hemfikirdir diye düşünüyordum ki şöyle elimizde değerlendirebileceğimiz neler var diye bir göz atayım dedim. Sonra böylesi bir güne yakışabilecek ne çok şey varmış dedim ve işe koyulmak gerek diye düşündüm. Listeme göz attığımda gözüme çarpan bir sürü anime oldu. Bugüne yakışabilecek neler varmış neler? Bazı yapımlar vardır aşkı izleyicisinin gözüne soka soka yaşatır ama bazıları da aksine aşkı çok arkalara itip de içinde aşk saklayan yapımlardır. Hatta aşk çifti olmaz çoğu ama izleyicisi için en aşık çiftlerden bile üstündür onlar. Aşkı saklar çünkü serinin konusunda eğreti durabileceği gerçeği vardır, zaten aşk yaşanmadığı için güzeldir o çiftler. Aralarındaki bağ öyle kuvvetlidir ki hissedilen şey bambaşka bir şeydir aslında. Onları bir an bile ayrı görmek istemezsiniz ve bu çiftlerin bağının kuvvetini bilmediğiniz için belki de uzak durduğunuz yapımlardır bahsettiklerim. Bazısı efsane isimler arasına kazınmış animeler aslında, ama olmayanlar da vardır diye düşünüyorum. Amacım bu sevilesi çiftleri hatırlarken o içinde hapsoldukları serileri de dile getirmek aslında. Azıcık da olsa bu anime yapımları sayesinde 14 Şubat’a dair keyifli anlar bırakmak bir nevi, diğer yandan da güzel tavsiyeler verebilmek.
Aşk dediğime bakmayın siz, aslında onları efsaneleştiren şeyin aralarındaki o çok özel bağ olduğunu söylemem lazım. Belki de hep bir takım olarak görebileceğimiz kalıpta olan isimlere sahip yapımlar ama benim için bir takımdan daha fazlasına sahipler. Ha aslında belki de çift olarak görmek değil isteğimiz ama çoğumuzun içinden, ”Hep yan yana kalsın.” dediğimiz çiftler onlar. Sıraladıklarım arasında sizlerin de favoriniz olarak düşündüğünüz yapımlar olduğuna eminim. Belki hepsi değil ama en azından birini siz de benim baktığım şekilde görmüşsünüzdür diye tahmin ediyorum. İşte o çok özel bağın en güzel yakıştığı isimler:
Darker Than Black
Seriyi henüz izlemediğim dönemlerdi ve sık sık aktif olduğum bir forumda fanı olan kullanıcıların avatar ve imzalarında sıkça rastladığım bir çifte ev sahipliği yapıyordu Darker Than Black. Daha izlemeden bana çekici gelmişti. Seriyi arkadaşlarımdan da tavsiye alınca artık izleme zamanı gelmişti, hatta gelip geçiyordu diye düşündüm. Sonra izlediğimde o kullanıcıların bu serideki ikiliyi neden bu kadar çok sevdiğini anladım. Belki konu itibariyle aşka yer yoktu bu seride ya da vardı ama ön plana çıkarılmayarak dozajında kalmalıydı. Ya da böylesi özel bağa sahip karakterleriyle izleyicilerinin gönlünü daha çok fethedebilecekti ki bu seriyi izleyip de Yin ve Hei sevmeyeyeyine denk gelmedim henüz. Ha yeri geldi Hei’ye kızdığımız zamanlar çok oldu, yeri geldiğinde de onu Yin’siz izlerken kalbimizi parçaladığı. Birlikte görmekten büyük zevk aldığım, ayrı gördüğümde de yüzümde hüzün oluşturabilecek isimlere ev sahipliği yapan efsanelerden birisi olan bu seri izlenmeyi en çok hak edenlerden biri.
Cowboy Bebop
Darker Than Black ile apayrı noktalarda olan bir seri olsa da bazı karakterler ve sahip oldukları çiftler yönünden ortak noktalara sahipler diye düşünmüşümdür hep. Ha Faye ile Yin apayrı kişiliklere sahipler ama üstlendikleri konumlarının ortak noktaları da yok değil. Cowboy Bebop bilimkurgu sevmeyenlerin yaklaşmayacağı bir yapım, evet ama bundan çok ötede olan bir yapım olduğunu da belirtmem lazım. Hele de o efsanevi müzikleri… Tüm karakterleriyle sevilesi olanlardan ama en çok da dişi tarafıyla. Bu noktada Cowboy Bebop severler Faye’i ne kadar çok sevdiğimi anlamıştır eminim. Kendisi tartışmasız favori olan anime hatunlarımdan birisi. Ha Spike da sevilmeyecek bir isim değil ama sanırım bu seride dişi taraf benim için daha ağır basıyor. Her ne kadar dişi tarafı ağır bassa da Faye ve Spike’ı yan yana izledikçe içimde bir şeylerin kıpır kıpır ettiğini de kabul etmem lazım.
Kara no Kyoukai
Gelelim en sevdiğim film serisine. Shiki, soğuk hatun karakterleri sevmeyen izleyicilerin antipatiklik duyabileceği bir karakter ki oyunlarını pek takip etmediğim bir şirket Type Moon ama hatunlarının karakteristik özelliklerinde bir soğukluk taşıdığı klişesini anime yapımlarından anlayabiliyoruz. Belki de ana karakter kadınların üstlendikleri kimliklerin bir getirisi ya da götürüsü. Hangisi bilmiyorum ama ben bu filmleri izlerken Shiki’nin Kokutou’nun yanındayken masum bir kediye döndüğü anları sevdim. Aralarındaki yaşananları çok net yansıtmayan bir yapım ama bu ikiliyi birlikte gördüğüm her sahne benim için ayrı güzeldi. Hele de Kokutou’nun şarkı mırıldandığı sahne, bu sahneden daha çok sevdiğim ise Shiki’yi en çok onun anladığı sahneler. Shiki’nin sığınacağı bir liman oluşundan dolayı da bu ikiliye ait sahnelerin bu tarz bir atmosfere çok yakıştığını düşünmüşümdür hep. Ha çift diyorum ama kesinlikle ama kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım olduğunun da altını çizmem lazım.
Phantom ~Requiem for the Phantom~
Konusuna göz atınca aşkın belki de eğreti duracağını düşündüğümüz yapımlar sıralamasında ilk sıraları kimseye kaptırmayacak bir isim ama bir seride hafiften hissedilen bir aşkın bile ayrı güzelliği olduğu da yadsınamaz derecede gerçek. Zwei ve Ein’in seriye dair duruşları bile bu çiftin arasında bir şeyler yaşanılacağına dair basit bir olgu, hatta birbirine yakışan nice çiftlerden birisi. Elbette ki aralarındaki bağ çok özel ve bunu da bize kesinlikle hissettiriyorlar. Seri bu yönüyle sevilesi olanlardan kesinlikle ama konusu yönünden daha da fazlasına sahip. Böylesi güzel bir çifti izlemek isteyenlerin mutlaka uğraması gerekenlerden ama asıl sürükleyici bir seri arayanların listesinin olmazsa olmazlarından.
Gankutsuou (The Count of Monte Cristo)
Kitabını okuduğumda da aynı hissi yaşadığım bir yapımdı Gankutsuou. Monte Kristo Kontu’nun taşıdığı intikam hırsı, hayatındaki önceliği olmasaydı eğer onun geçmişindeki o ismi unutup da Haydee ile tutku ve bağlılık dolu bir aşk yaşamasını ne kadar çok dilemişimdir bilemezsiniz. Kitabı okuyanlar farklı çizim tarzı ve modern dünyanın da ilerisinde geçen ortamı nedeniyle bu seriyi ertelemiş olabilirler. Bense sevdiğim, daha doğrusu favorim olan bir yapımı farklı bakış açılarıyla işleyen yapımlara şans vermeyi sevmişimdir hep. Gankutsuou ile tanışmam da bu sayede olmuştu. Romanı okurkenki hissettiğim bağın güzelliğini Gankutsuou izlerken de hissettim. Hatta daha fazlasını hissettiriyordu. Belki çoğu izleri Haydee’nin Konta olan sevgisini minnet duygusu diye düşünüp kabul edebilir ama benim gözümde ikisinin bağı daha fazlasını taşıyor.
*Yazı 2. sayfada devam ediyor.