Masashi Kishimoto ve Eiichiro Oda Röportajı

 

Kishimoto-sensei, One Piece’te yer alan hangi karakteri ya da hikayeyi beğeniyorsunuz?

K: Oda-san burada olduğu için demiyorum ama hepsi birbirinden güzel. Karakter olarak en çok Bellamy’yi beğeniyorum çünkü kişiliği de yeteneği de çok güzel. Ancak favorimi soracak olursanız Chopper derdim. Hiluluk’la tanışması ve kiraz yaprakları şeklindeki karlarla denize açılması epey dokunaklıydı.
O: Takdir ediyorum.
K: Ancak Chopper’ı sevsem de, kendisi oldukça ürkek, bu yüzden birçok alanda Luffy’den daha zayıf. Bu yüzden de gerçek patronun Chopper olduğunu düşünüyorum. (gülüyor)
O: Neden öyle düşünüyorsun?
K: Bakalım… Luffy sevilen bir baş karakter, ancak bunun sebebi Chopper’ın varlığı. Yani demek istediğim ikisi güçlü bir çoğalma etkisi yarattı. (Hasır şapkalarda) varlığın ve atmosferin büyük anlamı var. Aslında Chopper korsanlar arasında büyük bir yere sahip. Tatlı bir şey olmasına rağmen aynı zamanda bir canavar.
O: Chopper herkesin ardından kötü işler çeviriyor… Yapma ama. (gülüyor) Sana bir sır vereyim.
Chopper’ın büyüdüğü ortam acı dolu bir yerdi. İki ayakla yürüyen bir ren geyiği şeklinde önemli ve komik bir karakter olarak tasarlayacaktım. Ancak Luffy ve ilk arkadaşları o kadar popüler olmuştu ki Chopper’a bir yer bulamadım. Onu planladığım şekilde tasarlasaydım diğer karakterlerin gölgesinde kalacaktı (insanlar onun farklılığını anlayamayacaktı). Bu yüzden onu daha küçük ve tatlı bir halde tasarladım.
K: Gerçekten mi? Şahsen ben Chopper’ı bayağı kıskanıyorum.
O: Bunu daha önce de söylemiştin. (gülüyor)
K: Aslında ben de bir kez kurbağa tarzı maskot karakterler tasarlamıştım. Cildin kapağına ve Jump sayısına çizmiştim… Sonuç olarak hiç rağbet görmedi.
O: (gülüyor) Planlarda olmayan ama gerçekleşen şeyler her zaman vardır. Chopper bunlardan birisi benim serimde.

 

Seriye ilk başladığınızdaki düşüncelerinizden çok farklı bir hal alabiliyor hikaye ilerleyişi. Bu oldukça sık görülen bir durum.

O: Elbette. O fikirler ben daha 20 yaşlarındayken ortaya çıkmıştı. Bu yüzden artık daha ilginç fikirlerle okuyuculara hitap etmeliyim ve edeceğim.
K: Evet, bu doğru.
O: Geçmişteki bana kaybedemem. (gülüyor)
K: Çünkü yıllar sonra fikir konusunda çok daha fazla birikimin oluyor.

 

Çizmekte zorlandığınız özel bir alan var mı?

K: Ben kadınları pek iyi çizemiyorum. Oda-san her konuda iyi gibi görünüyor.
O: Evet, her konuda.
K: Aslında çizmek zor değil. Ancak çizimleri dergiye teslim etmek için belirlenen zaman yaklaştıkça çizmem gereken şeyi çizemiyordum. Çünkü zaman oldukça kısıtlanıyordu ve bu da çizdiğim karakterlerin duygularını yansıtmama engel oluyordu. Zaten başlarken ne çizeceğimi düşünmek bile bir sürü zaman alıyordu.
O: Aynen öyle. Ne istiyorsam onu çizerim sadece.
K: Çünkü bunu seviyoruz.
O: İşimiz olduğu için çizdiğimizi düşünenler yanılıyorlar.

Masashi Kishimoto ve Eiichiro Oda Röportajı

Kishimoto-sensei’nin yeni kısa serisi 27 Nisan’da başlayacak.

O: Süresi kaç hafta olacak?
K: Çizeceğim şey ne olacak…
O: Şaka mı yapıyorsun?
K: Tabii ki hayır. (gülüyor)
O: Yani demek istediğim, 15 yıllık bir tecrüben var, kısa seri çizmek zor olmasa gerek. Sen ve etrafındakiler buna pek dikkat etmiyorsunuz. Şimdi yeni bir seriye başlamak düşündüğünden çok daha zor olabilir.
K: Öyle mi?
O: Şu an benim haftalık olarak yayımladığımdan çok daha farklı.
K: Uzunca bir süre haftalık olarak çizmiyorum. Paslanmışım gibi geliyor.
O: Ayrıca insanlar Naruto’dan sonraki serini merakla bekliyor, bu yüzden aylaklık etmemelisin.
K: Haklısın.
O: Dinlenmedeki boş dönemin açık olacağını sayıyorum.
K: Bir günlük bir ara bile mangakanın işine dönmesini zorlaştırıyor.
O: Yılbaşında biraz dinlenmiştim. Üzerinden birkaç gün geçtikten sonra ellerimin yavaşladığını hisseder gibi olmuştum.
K: Öyle. (gülüyor) Aklımdan geçeni kağıda dökememiştim ve silgiyi normalden çok daha fazla kullanmıştım.
O: (Ellerim yavaşladığında) tek seferde çizmeyi başaramamıştım (ikinci kez düzenlemeden bitirmekten bahsediyor). Meşgul olduğumda daha iyi çizdiğimi duyan inanmakta zorluk çeker. (gülüyor) İnsan bir şeye yoğunlaştığında en iyisini yapıyor.

 

Manganız yayımlandığı sırada başınıza gelen en büyük sorun neydi?

K: Sırtımın ağrıması.
O: Korkunç olmalı. (gülüyor)
K: Bir keresinde akciğerlerim pek iyi durumda değildi. Yorgun hissettiğim anda sanki zatürreeymişim gibi durmadan öksürüyordum. Öksürdüğüm zaman da sırtım ağrıyordu. O kadar zor bir durumdu ki, Jump’ta bir süreliğine sadece kalem çizimi ile serimi yayımladım (ağrıdan dolayı). Bir sefer de merdivenlerden düşmüştüm…
O: Ne? Bu oldu mu gerçekten de?
K: Evet, 3 yıl önce. Ailem ile birlikte kaplıcalara gitmiştik, taş merdivenlerde oturup dalmışım öyle. Sonrasında da işte…
O: Tehlikeliymiş.

 

Hikayeyi mi düşünüyordunuz?

K: Hayır, sadece yorulmuştum.
O: Kimse merdivenlerde hikayeyi düşünmez. (gülüyor)
K: Yaralanmamıştım ama merdivenlerden düşerken öleceğimi sandım. (gülüyor)
O: Eğer o şekilde ölseydin, bir efsaneye dönüşürdün.
K: Öyle bir halde efsaneleşmek istemiyorum ben. (gülüyor)
O: Anlıyorum, efsane kelimesi o kadar da iyi gelmiyor kulağa. Ben ölmek üzereyken “eğer ölseydim efsane olurdum” diye düşünürdüm muhtemelen. Efsanemi belge üzerinde filan görmek istemezdim.
K: Vincent van Gogh gibi. Ancak övgü ve şeref ölümden sonra anlamsızlık kazanır, bu yüzden ölmeden önce duymak isterim. (gülüyor)

 

İngilizce Çeviri: rio / Oro Jackson

Türkçe Çeviri: zerolena / AnimeFantastica

3 / 3

Hızlıca Paylaş!