Kralın Kılıcı: Final Fantasy XV
Anime Tanıtım
Kralın Kılıcı: Final Fantasy XV
Mart sonunda duyurulmasıyla merakımızı cezbeden, daha sonra gelen her haberle aklımızı alan Final Fantasy serisinin yeni filmi Kingsglaive: Final Fantasy XV veya bizdeki ismi ile Kralın Kılıcı: Final Fantasy XV 19 Ağustos itibariyle ülkemizde ve Batı’da vizyona girdi. Bizim için Final Fantasy denildiğinde akan sular durduğu için ilk gün izlemezsek büyük ayıp etmiş olurduk, o yüzden gittik izledik. Şimdiden söyleyeyim film bence olmuş ancak yine de hikayeye dair çok bir detay paylaşmadan filmin nasıl olduğuna dair izlenimlerimi aktarayım.
Film öncelikle kim kimdir, kiminle savaşıyor, olayların öncesinde ne olmuş kısaca bizlere aktardıktan sonra Lucis Krallığı ile Niflheim İmparatorluğu arasındaki bir savaşı bizlere gösteriyor. Burada Lucis Krallığı’nın seçkin askerleri olan Kingsglaive’i aksiyon halinde görüyoruz. Yoğun bir çatışma ve yıkımdan sonra ekip başkente dönüyor ve bizler de başkentte olanlara ve dönen entrikalara göz atıyoruz. Savaş sekansından sonra bu kısımda vites oldukça düşüyor ancak film merakımızı canlı tutmayı başarıyor. Daha sonrasında ise olaylar öyle bir karışıyor ki filmin sonuna kadar aksiyon bir an bile olsa düşmüyor. Aksiyon açısından film oldukça doyurucu ve sahneler çok güzel kotarılmış. Ancak bazı sahnelerde kamera açıları yüzünden nerede ne olduğunu anlamak güçleşiyor. Bir de olayları birbirine bağlamak konusunda film ilk yarıda çok başarılı olamıyor. Bir sahne bittikten sonra ekran kararıyor ve yenisini bitiyor. Sanki X’e basıp sahne atlamışım gibi bir his uyandırdı bende fakat bir süre sonra bunu bir kenara bırakıp kesintisiz bir aksiyon sunduğu için durumu kurtarıyor.
Film açılış sekansında kişileri, evreni ve olayları güzel bir şekilde aktardıktan sonra merkeze bir grup askeri koyarak oyun açısından dev bir öneme sahip bir olayı oyundan bağımsız bir şekilde aktarmayı başarıyor. Bu açıdan filmin “geniş bir kitleye hitap etme” amacını gerçekleştirdiğini düşünüyorum. Buraya açık açık detay yazmak istemedim ama filmin neye benzediğini görmek veya açılış sekansını görmek isteyenler için filmin ilk 12 dakikasını paylaşıyorum.
Filmin yönetmenliğini Final Fantasy VII: Advent Children filminden tanıdığımız Takeshi Nozue yapıyor. Yapımcı koltuğunda ise Final Fantasy XV’in yönetmeni Hajime Tabata oturmakta. Senaryoda ise Kazushige Nojima ve Saori Itamuro görev almış. Seriyi yakından takip edenler için bu isimler oldukça tanıdık. Yapımcı ekip filmin hem geniş bir kitleye hitap etmesinde hem de Final Fantasy XV’e temel oluşturması adına oldukça iyi bir iş çıkarmış.
Genel olarak anime filmlerinde İngilizce dublaj beni tatmin etmiyor. Böyle düşünmemin sebebi ise filmin ruhunu tam olarak yansıtamamaları. Ancak Kingsglaive’de durum bu değil (kısmen). Şöyle ki ana karakter olan Nyx’i seslendiren Aaron Paul ve Kral Regis’i seslendiren Sean Bean oldukça iyi bir iş çıkarmış. Özellikle de Sean Bean, gerçekten Regis’in bir kral olduğunu hissettiriyor bizlere. Ancak Prenses Lunafreya’yı seslendiren Lena Headey için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Sizler ne düşünürsünüz bilmiyorum ama bence tam olmamış. Yan karakterler ana karakterler kadar olmasa da iyi seslendirilmiş diyebilirim. Müzikler ise tam Hollywood havasında. Besteci John R. Graham’ın diğer işlerini bilmiyorum ancak müziklerin kulağa hoş geldiğini söyleyebilirim. Özellikle de bir sahnede Final Fantasy ana temasının çalınması güzel bir andı.
Gelelim görselliğe. Daha iyisini yapabilecek bir babayiğit varsa yapsın izleyelim. Zira aşmış bir görsellikten bahsediyoruz. 2001’de The Spirits Within aklımızı nasıl aldıysa Kingsglaive de aynısını 2016’da yapıyor. Filmde genel olarak tasarım zaten baş döndürüyor, o ayrı ancak bu konuda önem arz eden kelime “detay”. Sahnedeki objelerden tutun, şehir tasarımına kadar her şey aşırı detaylı, özellikle de karakterler. Mimikler, jestler, yüzlerindeki kir, gözyaşı vs… Film görsellik konusunda gerçekten aylardır bağırmamızı haklı çıkarmış. Lucis Krallığı’nın payitahtı Imsomnia da detay çılgınlığından nasibini almış, aldığı da iyi olmuş. Kalabalık caddeler şehrin yaşayan bir şehir olduğunu izleyiciye oldukça başarılı bir şekilde aktarıyor. Başarılı koreografiler aşmış görsellikle birleşince film ister istemez gözlerimize bayram ettiriyor.
Kralın Kılıcı: Final Fantasy XV prolog olarak görevini hakkıyla yerine getiriyor. Yaratılan evreni ve asıl oyunun temelini oluşturan olaylar dizisini aşmış bir görsellikle başarılı bir şekilde aktarıyor. Anime CGI olarak yeni üst sınırı belirlediğini düşündüğüm Kralın Kılıcı: Final Fantasy XV bence olmuş bir film. Senaryoyu izleyiciye aktarırken yer yer sorunlar yaşıyor ancak bunu aştıktan sonra izleyiciyi tatmin etmeyi başarıyor. Final Fantasy severler filmi beğenecektir diye düşünüyorum. Oyunlarla veya genel olarak FF evreni ile alakası olmayanlar için ise aksiyon dolu, derdini anlatabilen güzel bir film olmuş.
Film bitip de emeği geçenlerin ismi bir bir geçmeye başlayınca ister istemez 29 Kasım’a kadar vakit nasıl geçecek diye düşündüm. Zira film nasıl gazlamışsa artık eve gidince FF XV oynayamayacak olma fikri oldukça rahatsız etti beni.