Koi to Uso
Sıcak Sıcak
Koi to Uso
Tür: Romantizm
Yayımlanma Tarihi: 03.07.2017
Yönetmen: Takuno Seiki
Senaryo: Takahashi Natsuko
Firma/Stüdyo: LIDENFILMS
Başlıca Seiyuular: Oosaka Ryouta (Nejima Yukari), Hanazawa Kana (Takasaki Misaki), Makino Yui (Sanada Lilina), Tachibana Shinnosuke (Nisaka Yuusuke), Kurozawa Tomoyo (Ichıjou Kagetsu), Taniyama Kishou (Yajima Motoi)
Mangaka: Musayo
Açılış: Kanashii Ureshii – Frederic
Kapanış: Can’t You Say – Roys
“Yalanlar kabul edilemez ama aşk yaşamak, hiç kabul edilemez.”
Yakın gelecekte, Japonya’daki gençler için doğurganlık oranını arttırmak amacına yönelik çıkartılmış “Ultra düşük doğum oranını yükseltme kanunu” doğrultusunda, 16 yaşlarını doldurduklarında hükumet tarafından evlenecek kişiler belirlenir. Böylelikle insanlar kendilerine eş aramak zorunda kalmayacaklar ve Japonya’nın geleceği garanti altına alınacaktır. Fakat aynı zamanda da 16 yaşını doldurmuş insanların aşk yaşamaları yasaklanır.
Seride bu sisteme sitem duyan lise öğrencisi Nejima Yukari’nin, unutamadığı küçüklük platoniği Takasaki Misaki ile hükumet tarafından belirlenen Nejima’nın gelecekteki eşi olan Sanada Lilina arasında geçen romantizmden bahsedilir. Daha fazla derine girersem sanırım spoiler vermiş olacağım, o yüzden kısa özet geçeyim dedim. Genel incelememe başlayalım.
Mangadan uyarlanma seri olup ana karakterin erkek oluşu bu romantizmin erkek gözü ile anlatılacağı anlamına geliyor olsa gerek. Yakın geleceği konu alan (tabii bu seride farklı şekilde konu alınmış olsa da) ve bu şekilde içinde romantizm olan seriler oldukça ilgimi çeker. Anlatılanlar Japonya’nın şu anki doğum oranlarına bakılırsa “Aslında hiç olamaz da değil ha!” dedirtiyor. Özellikle gelecekteki eşinin, kişinin DNA’sına kadar incelenerek mükemmel evliliği sunacak olması da ayrı bir şey tabii. Hikaye üstte belirttiğim gibi bir oğlanın 2 kız arasında yaşadığı romantizmden bahsediyor. Ne yalan söyleyeyim, mangasına hiç göz atmadım ama görsellere hafif göz atınca küçük çaplı harem havasını sezdim. Açıkçası izlemiş olduğum 1. bölüm sadece hikayenin başlangıcı olup “Evet hikaye böyle bir kurgu çizgisinde ilerleyecek, beklemede kalın.” dediği için çok ayrıntılı bir şey diyemiyorum da… Ayrıntıya girmeden neler diyebilirim diye düşündüm. Aslında seri oldukça sıradan romantizm seriler gibi başlayıp bazı insanlara “Bu serinin konusunun gideceği yer belli, bırak” dedirtebilir serinin ilk 15 dakikasında. Fakat son dakikalarda olay biraz değişiyor. Seriye başlamadan görsellere baktığımda ettiğim tahminden biraz farklı bir şey ortaya çıkınca değişik hissetmedim değil.
Ana karakterin biraz içine kapanık kişilikte olması beni azıcık endişeye sokuyor. Bu seriyi izlerken hep içimden “Lütfen, ne olur mıy mıy olma.” dedim. Sanki ne yapacağını bilemeyen, ilerleyen zamanlarda “İkisinden de faydalanayım nasıl olsa safım.” diyecek diye korkuyorum. Bir kadın olduğum için midir bilmiyorum ama bu tarz ilişkiyi ve romantizmi erkeğin götürememesi benim sinirimi bozar oldu. Tsuki ga Kirei’deki erkek ana karakter gibi sevdiği kıza yapması gerekenleri yapamayıp mıy mıy mıy mıy olması gibi şeyler olmaz umuyorum. Gerçi seri o kadar saf seriye benzemiyor (Altta spoiler alarmı verdim. Oradan anlarsınız eğer bakmak isterseniz.) ama bakalım. Ne kadar masum romantizm serisi olmasa bile mıy mıy erkek her zaman mıy mıy olup kızları çıldırtıyor o belli.
Düşündüm, gördüğüm kadarı ile bir seriye çok benzetiyorum ama bulamıyorum dedim ve baktım ki Nisekoi’ye benzetiyormuşum. Ana karakterin ailevi sebeplerden dolayı bir kızla evlenmek zorunda kalacak olması ancak aslında ana karakterin sevdiği başka bir kızın olması ve bu iki kız arasında git geller yaşaması gibi gibi… Benziyor değil mi? Ama ben Nisekoi’yi sevmiştim o yüzden ön yargı oluşturmadı.
<Spoiler>
Tabii Nisekoi bir Shonen Jump serisi olduğu için ilk bölümden öpüşme sahnesini falan koymadılar sanırım. Bu seri için ise Nisekoi’nin biraz daha seinenleştirilmiş hali diyebilirim sanırım.
</Spoiler>
LIDENFILMS stüdyosuna ait iki tane seri izlemiştim. Bir tanesi Yamada-kun to 7-nin no Majo diğeri ise Poko’s Udon World. İkisini de çok severek izlediğimden ve bu anime de izlerken gözümü rahatsız etmeyen çizim stillerine sahipti. Madhouse gibi, Kyoto Animation gibi, Trigger gibi, Diomedia (Kötü örnek kesinlikle övmüyorum kendisinden nefret ederim.) gibi kendini çizim ve boyama tarzı ile belli eden stüdyolardan biri de LIDENFILMS. Aynı anda animasyon kalitesi çok aman aman olmasa da gözüme hiç batmadı. Romantizm/okul serisi ne kadar animasyon kalitesine ihtiyaç duyar ki zaten, değil mi? Çizim hakkında tek bir şey diyecek olursam sanırım genel taslağının aynı olması. O da mangakasından gelen bir şey ve animeye uyarlanırken bozmak istenmemesinden kaynaklanıyor. Bütün karakterlerin göz çizimi neredeyse aynı ve gözler, aslında çok abartılacak kadar büyük olmadığı halde “ben buradayım” diyen bir çizime sahip. Alışırız ya sorun değil dedim de, ilk gördüğümde direk göze odaklanmıştım. Ama gerisine hiç lafım yok, gayet hoş ve tatlılar.
Yönetmenine gelirsek… Yukarıda belirtmiştim Yamada-kun ve Poko serisini çok sevdim diye. Takuno Seiki, bu iki serinin de yönetmenliğini yapmış. Bunlardan başka Naruto, Gintama gibi animelerde çok ufak da olsa rolü olmuş. Bu benim beklentimi yükseltmedi değil. Aynı anda senarist olan Takahashi Natsuko da Poko’s Udon World’da senaristlik yapmış. Eh, iyi görünüyorlar şu anlık.
Seiyuuları yakıştırdım şu anlık. Hanazawa Kana’nın olması zaten yetiyordu bence. Oosaka Ryouta da son zamanların en konuşulan seiyuularından. Zengin bir kadroya sahip diyebiliriz.
Son olarak bu seri izlenir mi derseniz, evet izlenir. Romantizm sevenler izlesin. Stüdyosunun başka serilerini izlemiş olanlar da göz atabilirler bence. Fakat çok da beklentinizi yüksek tutmayın. Çok sıradan olup ileride ne olacağını anlayabileceğiniz romantizm hikayesine de dönüşebilir.
https://www.youtube.com/watch?v=2CS87AfcD1A