Kaderin Kırmızı İpliği
İki insanın kaderi birbirine bağlıydı, kopmayacak bir iple…
‘’Denizler, ülkeler, adını bilmediğim caddeler, hiç yürümediğim yollar, belki yemyeşil, belki tuz kokan, belki de adımlarımla sayıp ulaşabileceğim bir yer. Serçe parmağıma bağlı olan kader ipliğimin bir başka parmakta son bulduğu bir yer. Göremediğim bu ip, senden uzaklaştıkça esneyecek, yaşadıklarıma ya da yaşadıklarına göre kördüğüm olacak ama yeri, zamanı, yaşanan başka aşkları anlamsız hale getirene dek yani buluşmamıza kadar asla kopmayacak, parmaklarımızda ki bu kırmızı ip, başka kader ipleri gibi gözükse de her zaman onlardan farklı olacak, onların arasına karışıp, kaybolmayacak.’’
Kaderin kırmızı ipliği, Çin mitolojisi kaynaklı olan bir inanıştır. Zamanla tüm Uzak Doğu için bu iplik önemli bir imge haline gelmiştir. Efsanelere göre Evlilik ve Ay Tanrısı olan Yue Xia Lao, birbirlerinin ruh eşi olan insanları, ayak bileklerinden, görünmez kırmızı bir iplikle bağlar, sonunda bu kişiler evlenirmiş. Çin mitolojisindeki ayak bileklerine bağlı olan ip inancı, Japon mitolojisinde kendini serçe parmaklarına bırakmaktadır. İpin serçe parmaklarına bağlı olması açıkçası insan üzerinde daha güzel bir etki yaratıyor. Japon mitolojisine göre Tanrı, ruh eşi ve bir gün evlenecek olan çiftleri, serçe parmaklarından, görünmez kırmızı bir iplikle bağlarmış. Kaderin kırmızı ipi inancında, ipin bağlı olduğu yerler ya da hikayeler değişse de, değişmeyen şey iki insanın kaderini birbirine bağlaması ve asla kopmamasıdır. Hayatın boyunca kaç kişiye âşık olursan ol, ip seni kaderindeki insana, gerçek aşkına götürecektir.
Kaderin kırmızı ipliği sadece mitolojide ya da inanışta kalmamıştır. Anime ve mangaların birçok sahnesine konu olmuş hatta video oyunlarında da yer almıştır. Duyguya şarkılarda da önem veren Japonlar, bu inanışı müziğe de dökmüşlerdir.
Kırmızı İpliğin Hikayesi
Bir gece, çocuk eve yürürken, ay ışığının altında duran yaşlı bir adam görür. Adam çocuğa yaklaşarak, kırmızı bir iplikle kaderindeki kadına bağlı olduğunu söyler. Evlilik ve Ay Tanrısı olan bu yaşlı adam daha sonra çocuğa ileride karısı olacak kızı gösterir ve bunun kaderindeki kişi olduğunu söyler. Genç ve bir eşe ilgisi olmayan çocuk bu durum karşısında yerden bir taş alır, kıza atar ve kaçar. Yıllar sonra çocuk büyüdüğünde, ailesi onun için bir düğün yapar. Geleneklere göre gelinin yüzü bir örtüyle kapatılır. Düğün gecesi, gelin yüzünü çevreleyen örtüyle kocasını yatak odasında beklemektedir. Adam odaya geldikten sonra, karısının yüzündeki örtüyü kaldırır ve gördüğü güzellik karşısında memnuniyet duyar fakat karısının tek kaşında takılı olan süs dikkatini çeker. Adam merak içerisinde neden bu süsü taktığını sorar. Kadın, küçükken bir çocuğun ona taş attığını ve taşın kaşına isabet edip, iz bıraktığını söyler. Kadın bu izi kapamak için kaşına süs takmaktadır. O gece minik çocuğa gösterilen ve çocuğun taş attığı küçük kız şimdi eşi olmuştur.