Bleach 653 İnceleme
Bleach Manga 653. Bölüm İncelemesi
Bu haftaki Bleach bölümü, geçen hafta bıraktığı yerden ‘kısmen’ de olsa devam ediyor diyebiliriz. Şöyle ki bölümün başlarında yine Kyouraku’nun geçmişinden bir sahneye göz atıp; kılıç kullanması gereken bir savaşın Nanao’ya hissettirdiklerini görüp; bölümün ortalarına doğru geçen hafta bıraktığımız yere geliyoruz.
Bölüm başında Kyouraku’nun abisini kanlı canlı ayakta görmekteyiz. Kyouraku’nun naif, nazik ve belki de biraz sinsi olarak nitelendirebileceğimiz kişiliğine ters düşen bir abi profili ile karşılıyoruz. Ancak en nihayetinde sevdiği kadının etkisiyle değişmeye başladığını da Kyouraku sayesinde dillendiriyor.
Bu kısımda Nanao’nun annesinin taktığı tokalardan birini “Hollow’ları durdururken sen yanımda olmasan bile bana ait bir parçanın bir eşinin de sen de olduğunu bilmek bana ilham verip, beni güçlü kılıyor.” gibi bir cümleyle kocasına verişi ve sonrasında bu iki tokanın Kyouraku’nun saçlarında bir arada yer aldığı karenin gelmesi, nedense duygusal tarafıma fazlasıyla dokundu. Çok hoş bir detaydı bana göre.
Bu flashback’ten sonra geçen hafta Nanao’nun Lille tarafından savuşturulup fırlatıldıktan sonra yaşadıkları anlatılıyor. Daha önce kılıçla doğru dürüst bir savaşı olmadığını anladığımız Nanao için bir savaşta kılıç kullanmanın oldukça rahatsız edici olduğunu görüyoruz ve ilginçtir ki kesilmenin verdiği acıyı da bu karşılaşma sayesinde tadıyor. Sonrasında böylesi bir rakip karşısında ve şu durumda haliyle korkan Nanao’nun yardımına Kyouraku geliyor ve bizler de geçen hafta bıraktığımız noktaya gelmiş bulunuyoruz.
Kyouraku’nun gelmesiyle yine farklı ruh halleri içerisine giren Nanao, yine onun sayesinde kendini toparlıyor ve kılıcın yansıtma gücü sayesinde saldırıyı yansıtmayı başarıp, Lille’nin bır kısmını vücudundan ayırmayı başarıyor. Şimdi bu noktadan sonra Lille, geçen sayılarda olduğu gibi yine bir sinir harbi yaşıyor ve gücünün silinip gidemeyeceğini ima eden sözler söylese de son sayfada – tabii ki kutsal ışıklarından fırlatmayı ihmal etmeden – tüm vücudu parçalara ayrılıyor gibi gözüküyor. “Benim gibi kutsal bir varlığı yok edebileceğinizi düşünmeye nasıl cüret edersiniz!” gibi bir cümle kurduktan sonra insan haliyle yeni ve daha güçlü bir saldırı bekliyor. Bu yüzden bu parçalara ayrılma durumunu daha güçlü bir saldırının veya yeni bir evrimin habercisi olarak algıladım ben. Tabii ölümün eşiğindeyken son vuruşu da yapmış olabilir. Yine tekrar etmiş gibi oluyorum ama böylesi tanrısal bir düşmanı bu kadar uğraştıktan sonra yansıtma yeteneği olan bir kılıç ile yenmek ne bileyim biraz basit geliyor bana. Aslına bakarsanız şu an olan her şeyin gayet de oluru var iken, olması mümkünken, olmaması için tüm senaryoyu sekteye uğratacak bir sebep yokken; (Geçen haftalarda bahsetmiş olduğum; Ise Ailesi’nin durumu, Nanao’nun potansiyeli, Ise Ailesi’nin kılıcı vs. ile alakalı olarak söylediklerimin, okurlar olarak hikaye işlenişinde olması gerektiğini düşündüğümüz detaylar olduğunu belirterek, bunların olmaması durumunda senaryonun, ana hikayenin bundan etkilenmeyeceğini de ayrıca eklemek isterim.) insan özellikle Kyouraku’dan daha değişik hareketler görmeyi bekliyor.
Geçen hafta veya daha önceki hafta söylediklerime ekleyebileceğim çok da farklı bir şey göremedim aslında bu sayıda. Bu yüzden bu seferki yazı inceleme gibi değil de daha çok sayının özeti gibi oldu. Sizlerin dikkatinizi çeken farklı noktalar veya ekleyebileceğiniz farklı düşünceler varsa paylaşmanızdan memnun olurum. Bir dahaki sayıda her şeye rağmen Lille’nin işinin bitecek olması dileğiyle. :)