Kokkoku
Sıcak Sıcak
Kokkoku 1. Bölüm
Tür: Psikoloji, Seinen, Aksiyon
Yönetmen: Yoshimitsu Oohashi
Senaryo: Noboru Kimura
Karakter Tasarımı: Yasuomi Umetsu, Masaki Hinata
Müzik: MICHIRU
Stüdyo: Geno Studio
Seiyuular: Chika Anzai (Yukawa Juri), Yamaji Kazuhiro (Jii-san), Kouji Tsujitani (Yukawa Takafumi)
Açılış Şarkısı: Flashback – MIYAVI vs KenKen
Kapanış Şarkısı: Asayake to Nettaigyo – Boku no Lyric no Bouyomi
2018 yılına güzel başladık diyebiliriz. 2017 yılında yayımladığımız birçok yeni/devam anime haberi hep 2018 yılı içindi, onlar arasında en çok merak ettiğim serilerden biri diyebilirim Kokkoku’ya. İlk olarak bu animenin Geno Studio yapımı olması beklentimi yükseltmişti. Project Itoh kapsamında yayımlanan 3 filmin sonuncusu, Gyakusatsu Kikan (Genocidal Organ) için kurulmuş stüdyo kendisi (Manglobe’un iflas etmesi üzerine, yarım kalan bu film için kurulmuş demek daha doğru aslında.). İşte Kokkoku, bu stüdyonun ilk anime serisi oluyor.
Hikayenin ana karakteri Juri, işsiz babası ve abisi, emekli dedesi, ablası ve onun çocuğu ile beraber yaşıyor. Bir gün Juri’nin abisi, ablasının çocuğu yani yeğeni olan Makoto’yu kreşten alıp eve dönerken kaçırılıyor.
Ee, o kaçıranlar da para için kaçırıyorlar. Juri’den, onları rehine aldığını, kurtarması için büyük miktarda para ile onların bulunduğu binaya sadece yarım saat içerisinde gelmesini ister. Panik olan Juri, eline bıçağı alıp evden tam çıkacakken dedesi onu ve Juri’nin babasını çağırır.
Üzerinde Doryoku (çaba) yazan taşın üzerine ellerini koymalarını ister, ikisi de tabii şaşırır çünkü sıradan bir taş görünümü var, ne işe yarayacak ki? Dedesi de o taşın tam ortasındaki deliğe kendi kanını damlatır. İşte o taş, Yukawa ailesine özgü gizemli taş, zamanı durduran taş olduğu ortaya çıkar. Shikai (Durağanlık evreni) adındaki evrene o taş sayesinde girmiş olan Juri, babası ve dedesi, yarım saat denen zaman sınırından kurtulup rahat bir şekilde kurtarmak için harekete geçer.
Bütün olay burada başlıyor, daha ilerisini anlatırsam 1. bölümün heyecanını almış olacağım. Seriyi izlerken heyecanlandım, çünkü zamanı durduruyor ve sadece Juri, babası ve dedesi etkilenmiyor. Hani her şey mükemmel ilerleyecek ama hikayenin ilerlemesi için kesin bir şeyler olması lazım, aksiyon yaşanacak istedikleri gibi olmayacak, ki öyle de oldu. Hatta o kadar adım adım, sakin ilerliyor ki korkudan birkaç saniye atladım bile. Bu inceleme yazımı yazmadan tekrar izlemek zorunda kaldım bu yüzden.
Ana karakteri olan Juri, güçlü ve hırslı bir karakter olarak tasarlanmış. İleri bölümlerde karşımıza şaşırtıcı şekilde çıkacağını düşündüğüm karakter. Hatta o Shikai evrenine girmek için kullandıkları taşı sıradan bir taş olarak bilmesine rağmen, geçmişinde de o taşla anısı olduğu bir flashback olarak gösterilmişti.
Seinen, aksiyon seven izleyicilerin seveceği seri olduğunu düşünüyorum. İlk bölümün son dakikasına doğru ortaya şaşırtıcı birçok şey ve aynı anda “Bu ne?” dedirten varlık(?) ortaya çıktı ki yeni bölümlerini sabırsızlıkla bekleyeceğim gibi görünüyor. Özellikle tahmin edemeyeceğimiz olaylarla karşılaşacağımızı, klişeden biraz uzak olduğunu da, bu 1. bölümünü izlerken fark ettim. Ha, illa “Bu sahneler başka serilerde de olası” diyeceğimiz gelişmeler de olacak o ayrı.
Geno studio beklentini karşıladı mı? diye soracak olursanız eh, diyebilirim. Bir Bones, bir Production I.G, Kyoto Animation değil elbet fakat gözüme batan animasyon hatası görülmedi, fena olmayacağını ümit ediyorum.
Hikaye ilerleyişinin ağırdan oluşu, ilk başlarda belirttiğim gibi, bana heyecan katmıştı. Tabii bu 1. bölüm için olan bir izlenim. Bu stüdyonun ilk anime serisi olması, yani tecrübenin olmaması bu seriyi bir bakımdan tehlikeye atabilir. İleri bölümlerde kafa karıştırıcı şeyler, anlatım eksikliği gibi hikayeyi izleyiciye tam aktaramaması gibi sorunlar çıkabilir. Hatta rush (hızlı) ile meşhur olan Angel Beats!, Charlotte gibi son 2-3 bölüme hikayenin en önemli kısmını sığdıramama sorunu da olabilir. O da aslında bölüm sayısı ile alakalı, ki henüz kaç bölümlük olacağı da bilinmiyor maalesef. Buna ek olarak, bu seri 8 ciltlik mangadan uyarlanmış olduğu belirtiliyor. Devam eden manga, light novel’den uyarlanıp ortada bırakılan çok anime serisi var bilirsiniz, bu seri en azından o şekilde bitmeyecek. Ha, Boku Dake ga Inai Machi gibi serinin sonunu değiştirip final vermek gibi örnekler de mevcut. Umarım öyle olmaz diyelim.
Son olarak, açılış ve kapanış müziklerini de sevdim. Özellikle yeni yeni ismini duyuran 19 yaşındaki Boku no Lyric no Bouyomi, mükemmel ürün ortaya çıkarmış bana göre. Kokkoku’nun teaser videosunu izlediğimde “Bu seriyi izlemem lazım!” dememin temel sebebi bu şarkı idi, hatta inceleme yazısı yazmamı sağlayan şeyin bu şarkı olduğunu bile söyleyebilirim.