Karigurashi no Arrietty
Anime Tanıtım
Karigurashi no Arrietty
Tür: Fantastik, Macera
Yayınlanma Tarihi: 2010
Film Süresi: 95 Dakika
Yönetmen: Hiromasa Yonebayashi Senaryo: Hayao Miyazaki
Yapımcı: Toshio Suzuki Müzik: Cecile Corbel
Firma/Stüdyo: Studio Ghibli
Seiyular: Arrietty (Mirai Shida), Shou (Ryunosuke Kamiki), Pod (Tomokazu Miura), Homily (Shinobu Ootake), Sadako (Keiko Takeshita), Haru (Kirin Kiki), Spiller (Tatsuya Fujiwara)
Çocukluğunuzun o samimi ve sevimli çizgi filmleri vardır ya hani, hepimiz tamamını izlemesek de az çok biliriz hepsini, benim çocukluğuma dair hatırladıklarımdan biri de ”Parmak Kız” adıyla ülkemizde yayımlanan isimlerden biriydi. Küçükken onu da çizgi film tadıyla izlemiştim ama o da bildiğimiz ve şimdilerde bilinçli olarak izlediğimiz anime dünyasından fırlamış olup da bizim hayatlarımıza giren bir yapımmış. Aslında şu anda amacım onu laflamak değil ama Karigurashi no Arrietty izlediğim andan itibaren bana çocukluğumda severek takip ettiğim bu ismi hatırlatıp duruyor. Miyazaki ise bu çocuksuluğu vermeyi başaran nadir isimlerden biri. Aşırıcılar filmiyle de bu heveslendirme işini üst sıralara çıkarıyor. Filmi izlerken çocukluğuma gittim geldim, gidip geldikçe de daha fazla Miyazaki sever olup çıktım, fanı oldukça da daha fazla izleyesim geldi.
Film, dilimize ”Aşırıcılar” olarak geçen bir yapım, adından da anlaşılacağı üzere hayatını kaldıkları evlerde objeleri ve yemek kırıntılarını aşırmakla geçiren bir toplum Aşırıcılar. Eskiden onların varlıklarına inanların olduğu gibi günümüzde de bu inananların olması onların işlerine geliyor gibi, bir taraftan da onların zararına oluyor bu inanç. Shou zayıf bünyesinden dolayı yaşamını genelde evde geçiren biridir ve bu seneki tatilinde de büyük teyze yanında zaman geçirmeye gider. Büyük dede eskiden beri bu Aşırıcılar’ın varlığına inanmış, hatta kendi evlerinde yaşadıklarını düşünmüştür ve düşüncesinin getirisi olarak da onlarla yaşamayı çok istemiştir. Bu isteği doğrultusunda da onlar için lüks mü lüks bir minyatür malikane yapmıştır. Evin içindeki her ayrıntı düşünmüş, her eşyayı orijinal parçalardan tasarlamıştır. Minnacık ahizelerden, işlemeli çay takımlarına kadar her ayrıntıyı özene bezene yerleştirmiş bu minyatür ama yaşanılası olan sevecen dünyaya. Bir nevi bizler için oyuncak bir evdir bu yapı ama aşırıcılar için en lüks yaşam adresidir.
Aşırıcılar, evin altında yaşadığına inanılan ve geçimlerini bu evdekilerden topladıkları artıklarla geçiren bir toplumdur. Parmak boyutundan bile küçük olan bu minik varlıklar evin her köşesinde olabilecek minikliktedir. Shou ise dedesi gibi aşırıcıların varlıklarını en çabuk kabullenebilecek olan kişidir. Bu kabulleniş sayesinde de zayıf bedeninin yükünü sırtlayan yatağına hapsolduğu bir anda onlardan birini fark eder. Başta, Arrietty’nin kendilerini ortaya çıkaracağına inandığı Shou hiç de düşündüğü gibi değildir çünkü o da dedesi gibi bu Aşırıcılar dünyasına en çok saygı duyan kişidir. Hatta onları görmek için can atmaktadır ve bu ilginin getirisi olan Arrietty’nin en yakın dostu olur çıkar, Shou için o yaz unutulmaz bir yaş dönemi olarak yaşamının en güzel izlerini bırakır. Bu, bedenlerinin minikliğine rağmen kocaman insanların dünyasına bir adım atmakla siz de bir Karigurashi no Arrietty dünyasının kahramanı olmaya başlamışsınızdır.
Çizimleri bir Miyazaki klasiği, karakterleri bir Miyazaki izi, mekan tasarımları bir Miyazaki güzelliği, renk kullanımları bir Miyazaki sevecenliği. Karigurashi no Arrietty, belki Miyazaki dünyasından uzak bir yapım ama Miyazaki kaleminin ucundan hiç çıkmayan o çocuksuluğa sahip. Karakter tasarımlarından tutun da konu tabanına kadar ne varsa, tümüne baktığımızda Miyazaki adına dair ne varsa bulabileceğimiz bir adres Karigurashi no Arrietty. Hatta daha fazlasına sahip.
Geçenlerde Death Note Live Actionları’nı tamamladım. Filmleri incelerken Karigurashi no Arrietty adıyla karşılaştım, şaşırtıcı ama bir o kadar da güzel olan bir karşılaşmaydı. Kira karakterine hayat veren Fujiwara Tatsuya isimli aktör takıldı gözüme. Oyunculuğundan pek keyif alamamış olsam da seslendirme yeteneğini sevdim, hatta bilmeden sevmişim. Çok zaman önce, farkında olmadan oyunculuk yönünü geçip Seiyuu’luk yönüyle tanışmışım. Miyazaki karakterine yakışan o sevecenliğiyle Spiller karakterine hayat veren isimmiş Tatsuya. Oyunculuğundan pek bahsetmiyorum ama hatırladığım sesiyle hafızada kalabilecek bir isim aslında, hatta drama oyuncularından birinin böyle sevecen bir karaktere hayat verişine şaşırmadım desem en büyük yalanlarımdan birini söylemiş olurum. Bugünlerdeki yeni keşiflerimden birisiydi bu. Biraz geç gelen bir keşif oldu ama olsun, ne demişler: Geç olsun güç olmasın.
Hep konudan veya teknik yönlerinden gittim sanırım, değil mi? Filmin keyif verici yönlerini atlar gibi mi oldum? Eğri oturup düz konuşacak olursak öyle olduğunu kabul etmem lazım. Aslında, keyif yönü atlanmayacak yapımlar arasında bu isim. Keyifli yanları oldukça doyurucuydu. Minik dünyanın sahipleri izleyicisine keyif konusunda fazlasıyla cömert davranıyordu. Kendilerinden ziyade, ev işinde kullandığımız objeleri kendi dünyalarının minikliğine adapte edişleriyle çok şeker göründüler gözüme. Öyle büyük bir dünyaydı ki, Shou ile Arrietty‘nin dünyası bir başka güzeldi.
Onların dile getirilemeyen o duygusallıklarını sevdim ben, Miyazaki dünyası böyle değil midir zaten? Çocuksu romantizmin boyutunu en güzel şekilde izleyicisine sunan, bu sunuşu yaparken de olgunsu tarafını bırakan. Çocuksu romantizmin ılınmalığıydı bir nevi, ılımanlığın yanında özenilesi bir sevecenlikti. Yine bana çocuksu tebessümümü veriyordu bu dünya, vermekten çok beni alıp o dünyaya götürüyordu, götürüp orda bırakıyordu; biraz parmak çocuk tadı, biraz çocuksu masumluk, biraz o masumluğun heyecanı, biraz da ılımanlık. Tüm bunları bünyesinde depolamış Karigurashi no Arrietty, depolamakla da ne iyi etmiş. Bu sayede, böylesi kargaşa içeren günümüz dünyasında insanın yüzüne bir tebessüm yerleştiriyor bu yapım, o tebessüm yanında da size güzel bir hediye bırakıyor; o ne zamandır özlemini duyduğunuz çocuksuluğunuzu…
http://www.youtube.com/watch?v=lsn3vDl76Yk