Manga İstatistiklerine Göre Kadınlar Ne İstiyor?

Manga İstatistiklerini Kullanarak Kadınların Ne İstediğini Açıklamaya Çalıştı

Makita Midori, kendisine manga uzmanı diyen bir adam. Çoğumuzdan belki onlarca kat fazla manga okumuş. Kendisi aslında analizci ve okuduğu her mangaya da yakaladığı istatistiksel veriler ışığında yaklaşmayı seviyor. Çoğu erkek gibi şu ana kadar erotik mangalarla ilgilenen Makita, geçen sene kadınların ilgisini nelerin çektiğini anlamak için shoujo ve josei okumaya başlamış. Makita 2016 yılında yayınlanan 356 mangayı analiz etmiş. Bunun sonucunda elde ettiği veriler için Ren’ai Tōkei adında bir doujinshi yayınlıyor. Türkçesine ulaşılabilir mi bilmiyorum ama İngilizcesi için yayının ingilizce adı The Statistics of Romance.

Makita ve Ren’ai Tōkei

Makita’nın bulgularından biri; ana karakterlerin yükseklerdeki oğlanları istemesi. Yükseklerdeki derken tabi ki havalı, ünlü ve yetenekli olanlardan bahsediyoruz. (Bkz. Sakamoto) Gençlere yönelik shoujo mangalarda yetenekli erkek oranı %55, çocuklara yönelik mangalarda ise %54 iken, genele hitap edenlerde %34. Süper yakışıklı ve yetenekli erkek karakterlere rağmen, ana kız karakterlerde her zaman bir aşağılık duygusu olduğunu görebiliriz diyor. Şişman, çok zayıf, çirkin veya en çok görülen tip özgüvensiz kız tiplemeleri başta geliyor. Güzel bir özelliği veya işinde iyi olanlar da genelde feminen özelliklerinden yoksun karakterize ediliyorlar. Malesef, bu durumun oranları çocuk mangalarında en fazla yani güçsüz ve kompleksli kız karakterler en çok çocuklara yönelik mangalarda görülüyor. Konudan bağımsız bunun çocukların gelişimini nasıl etkilediği de tartışılabilir.

“Sıkıntılı kadın karakterler gerçeğin bir yansıması” diyor Makita ve ekliyor “Modern toplumda, kadın olmak bir çıkmaz zira terfiler zor, bunun evliliği ve çocuk doğurması da var. Kadın karakterlerin sorunları okuyucuların kendi hayatlarında da çözümlemek zorunda oldukları şeyler aslında.” Makita bu cümlesinde, neden shoujo ve josei türlerinin özellikle kadınlara hitap ettiğini de aydınlatmaya çalışıyor. Bir erkek olarak, olaya oldukça ortadan baksa da haklı olduğu noktalar elbette var.

Son olarak, Makita kızların mangalarda daha pasif ve erkeklerin daha aktif olduğunu söylüyor. Bu günlük hayatta bile karşımıza sık sık çıkan bir durum. Erkekler daha çok sarılır, öper ve hatta kanatlarının altına alır. Bu durumdan kimler şikayetçi, kimler değil bilemiyorum ama ben erkek olsam biraz şikayetçi olabilirdim sanırım. Bunun dışında Makita bu pasif rol sırasında, kızların kabe-don denen erkek tarafından duvara yaslanma hareketini oldukça sevdiklerini, günlük hayatta da bunu istiyor olabileceklerini söylüyor.

Çoğu shoujo manga/animede durum cidden böyle. Kızlar pasif ve genellikle biraz zor anlayan cinsten. Erkeklerse yakışıklı ve kızın peşinde koşuyor. Geçen sene bu bağlamda çok sayıda shoujo seri görmüştük ve bir çoğu da harem türündeydi. Bunların yanısıra güzel ve güçlü kadınlara sahip shoujolar da var. Merak ediyorsanız ve izlemediyseniz Kaichou wa Maid-Sama ve Tonari no Kaibutsu-kun animelerini öneririm. Ayrıca sezonumuzdaki Matsumune-kun No Revenge Animesi de yine güçlü bir ana kadın karaktere sahip.

Makita, shoujo sevmeyen kadınları da düşünmüş ve araştırmış. Sonucunda başka bir manga türüne daha eğilimli olduklarını farketmiş. Evet yazının başından asıl olayın bu olması gerektiğini düşünenler için karşınızda BL, nam-ı diğer yaoi. Makita, 2015 yılında bununla ilgili bir yayın daha çıkarmış, BL Tokei adında. Farketmiş ki BL mangalarda ukeler(feminen partner) semelere(maskülen partner) göre daha ön planladalar. Bu kadınların belki de ukelerle aralarında bir bağ kurmalarına neden oluyor olabilir, en azından bu benim düşündüğüm. Ayrıca hikayenin çoğu shoujo mangadaki gibi tek taraflı değil, iki taraflı anlatıldığını ve daha çeşitli kişilikler ve ilişki türleri gözlemlenebildiğini eklemiş. Shoujo sıkıcılığından oldukça uzak ve daha renkli olan bu dünyanın bir çok kadın ve erkeğin ilgisini kazanması oldukça normal. Makita, okuyucuların illa kendilerini okudukları şeyde bulmaları gerekmediğini düşünüyor. Daha çok “ilişkinin yaşandığı odanın duvarları” konumunu sevdiklerinden bahsetmiş. Sorup soruşturduğum kadarıyla durum bu da olabilir, çünkü kimse tam olarak neden sevdiğini anlatamıyor ve sadece seviyorlar.

BL Tokei

Peki bu ikilemde insan nasıl yönelim gösteriyor? Makita bu konunun, kişilerin hayatlarındaki stres ve buna nasıl tepki verdikleriyle alakalı olduğunu düşünüyor. Shoujo mangaların ataerkil yapıyı desteklediğini iddia ederken, yaoi türüne bu gerçeklikten ve kadın olmanın getirdiğini sıkıntılardan kaçmak isteyen kadınların yöneldiğini söylüyor. Belki de haklı. Ama bunu isteyen hemcinslerimiz olduğu sürece durumun pek değişeceğini sanmıyorum. Kişisel olarak shoujolardan ben de bir kadın olarak pek hoşlanmıyorum. Ataerkil yapının hakimiyeti gibi bazı nedenlerini Makita güzel bir şekilde özetlemiş. Sizlerin favorileri neler sevgili kadın okuyucularımız? Düşüncelerinizi bizimle paylaşın :)