Türkçe Dublajlı Animeler

Bir Zamanlar Türkçe Dublajlı Animeler İzlerdik

Ne zamandır nostalji kokan bir başlık olsun istiyordum ama her şey istemekle olmuyor elbette, değil mi? ”İstiyorsan otur yaz” demek geçiyor içimden ama bazen insan yazmak istese de içinde orada bir yerlerde tutukluk yapıp duruyor işte. Bu ara sıkça yaşadığım durumlardan birisi, bu hissi bir türlü kovamıyorum galiba. Neyse, nostalji diye diye dolanırken bu hisse uyacak en iyi şeyin kulağımıza mis gibi çalınan, daha doğrusu dilimizin kulağımıza çalındığı animeler geldi aklıma. Kimi zaman yakıştırdığımız kimi zaman da çocukluğumuzun o masumluğuyla ne bulursak izlediğimiz dönemler. Şimdilerde sahip olduğumuz hayatın şımarıklığı ile, ”Peh, Türkçe dublajlı anime mi? Teşekkürler, almayayım” diye burun kıvırdıklarımızdan bahsediyorum. Animenin bile ne olduğunu bilmediğimiz dönemler, oyuncak lüksünden bihaber olduğumuz, uzaktan kumandanın ne anlama geldiğini, bırak böyle bir şeyin var olabileceğinden bi haber yaşadığımız zamanlar… Hatta şu anda bir laptop üzerinden böylesi bir başlığa dair bir şeyler karalayabilmek… Bazen iyi mi oldu kötü mü, diye düşünmeden edemiyorum ama kim ne derse desin o dönemleri özlediğim çok zaman oluyor. Animeleri özlemek ise bambaşka bir duygu, aslında anime değil de o dönemin samimiyetini aradığımız gerçeği var sanki, o dönemlerin sahip olduğu samimiyet de bir başkaydı bana göre. Çizimlerinden daha çok konunun öne çıkarıldığı, fantastik animelerin bile bambaşka dünyalara götürdüğü… Her şeyin bir yana bırakıldığı ve kanal kanal animeleri gezdiğimiz dönemleri kastediyorum. Hatta günümüzde annelerimizin dilinde bile dolanan animeler, bir nevi Türkçe dublajlı olarak dünyamıza girmiş olanlar. Hepsini hatırlamam mümkün değil elbet ama benim aklıma kazınan o kadar çok var ki, sevmesem de izlemeyi asla kaçırmadığım, çocuk aklı işte. Anime olsun da çamurdan olsun, ne animesi, ç-i-z-g-i-f-i-l-m.

O dönemin getirisi miydi bilmiyorum ama Türkçe’nin çok yakıştığı animeler bilirim ben, orjinal dublajıyla bilmem kaç milyon kere izlemiş olsam da Türkçe’nin yakıştığını düşündüklerim. Çocuk aklıyla bunu fark edememiş olmam doğaldır elbet. Sizi bilmem ama şimdilerde hep dediğim şeydir kendime, ”Yine olsa, yine Türkçe dublaj izlemeden çekinmeyeceğim animeler vardı.” Şimdilerde orijinal dublajın tadına vardım elbette ama yine de bu güzellikleri yâd etmeden geçip gitmek olur mu? Bence olmaz, olmaz dedim kendi kendime ve bu güzelliklerin bazılarına değinmeden geçip gitmek istemedi bu gönül. Peki neler mi? Benimkiler buradaki yolculukta, peki ya sizinkiler? (Elbette o dönemlerde, burda değindiklerimden daha fazlası yayınlandı fakat ben bu seferlik aşağıdaki değindiğim isimlere yer vermek istedim. Biliyorum ki bu kervana katılmış çoğu izlerin gönlünde bundan fazlası var. ;)

Not: Videoların geç yüklenmesi durumunda sayfayı birkaç kere yenileyiniz.

Şeker Kız Candy
Orjinal Adı: Candy Candy

Şeker Kız Candy

İlk izlediğim animem miydi hatırlamıyorum ama günümüzde hala annemin arkadaşlarıyla toplantılarında onların bile dilinde olan bir ismi ilk sıraya koymak istedim. Annemle ne zaman animeler hakkında konuşsak dilinden düşürmediği serilerden biridir Candy Candy. Zira annemin de hatrını kırmadan ilk sıraya bu ismi yerleştiresim var. Çok mu güzeldi? Evet, hem de nasıl. Gerçi TV’de asla sonunu yayımlayan bir kanal olduğunu hatırlamıyorum ama iyi ki de olmamış. Yıllar sonra izledim ve o çocukluk hayallerimi yıkan bir gidişatı olduğunu kabul ettim. Peki ya dublaj? İşte onun için ilk sırada dile getirilebilecek en iyilerden biriydi demek lazım. Belki de ilk sırayı almayı sonuna kadar hak eden demeliyiz.

https://www.youtube.com/watch?v=nkre9RRHIIg

 

Yedi Renkli Çiçek/Çiçek Kız
Orjinal Adı: Hana no ko Lunlun, Lun Lun The Flower Child

Yedi Renkli Çiçek

Bu animeyi akranlarımdan hatırlayan çok azdır diye tahmin ediyorum ama benim çocukken ayıla bayıla izlediğim ve hiçbir bölümünü kaçırmadığım, hatta tekrarını yapmamış olmama rağmen hala yeni izlemişçesine hatırladığım animelerimden biriydi. Fantastikliğin en güzel yerleştiklerinden diyebilirim. Arkadaşları ile bir çiçeğin peşinde oradan oraya giden Lunlun’un hikayesi. O güzel Türkçemizle de hayat verilenlerden. Yine olsa keşke, hatta bu isimle TV’den izlemenin tadını tekrar yaşayabilsem. O kadar çok renkli bir dünyası, o kadar güzel karakterleri vardı ki çocukluğumun, yani Türkçe dublajlı animelerimin en iyilerinden biriydi diyebilirim.

 

Heidi
Orjinal Adı: Alps no Shoujo Heidi, Heidi: Girl of the Alps

Heidi

Kırların güzelliğinde izleyicisini bambaşka dünyalara taşıyan minik bir kızın hikayesiydi. Dostluğun güzelliğiyle dolup taşmış Türkçe dublaj ile bizim çocukluğumuzun dünyasına kazandırılmış samimi hikayelerden biriydi. Candy yanında bu ismi de sıkça annemin ağzından duymamın ayrıcalığı da yadsınamaz. Bunun yanında Marco varmış bir de… Onu çocukluğumda izledim mi hatırlamıyorum ama annemin ağzından sıkça duyduğum bir isim. Birkaç yıl önce orijinal dublajını izlediğim için o isme dair çok şey karalayamıyorum çünkü pek hatırlayamıyorum.

 

Uzun Bacaklı Judy
Orjinal Adı: Watashi no Ashinaga Ojisan, Long Legs Daddy

Uzun Bacaklı Judy

Yedi Renkli Çiçek yanında başından sonuna kadar hiçbir bölümün kaçırmadan izlediğim çocukluk animelerimden biriydi. Türkçe dublajı hala kulaklarımda. Judy’nin o güzel hikayesinin aklımdan hiç çıkmadığı. Yıllar sonra orijinal dublajıyla da izledim elbette ama Türkçe dublaj olsa yine Türkçe izlerim dediğim animelerden biri. Belki de kızıl saç ve çil sevgimin kaynağı, kim bilir? :)

 

Kaptan Tsubasa
Orjinal Adı: Captain Tsubasa

Kaptan Tsubasa

Böylesi bir başlıkta adına değinmeden geçip gidilemeyecek bir isim olduğunu hepimiz biliyoruz eminim. Şöyle listeme bir an için baktığımda haliyle hep kızsal isimlere yer verdiğimi fark ettim. Tsubasa belki de bu alanda, yani spor animesi anlamında bildiğimiz tek isimdi. Severleri her ne kadar Slam Dunk, Aoki Densetsu Shoot gibi serilerin de kanallarımızda gösterildiğinden bahsetse de benim aklımda nedense sadece Tsubasa yer edinmiş.

 

Yeşilin Kızı Anne
Orjinal Adı: Akage no Anne, Anne of The Green Gables

Yeşilin Kızı Anne

Orijinal dublajıyla izlemiş olduğum ama Türkçe dublajıyla da hafızamda güzel anılarla yer edinmiş isimlerden birisiydi Anne. Kızıl saçlı karakterler olan sevgimin başlangıcı Judy idi evet ama Anne de Judy’den aşağı kalır değildi. O da sevilmeyecek bir karakter değildi, olamaz da.

 

Küçük Kadınlar
Orjinal Adı: Ai no Wakakusa Monogatari, Little Women

Küçük Kadınlar

Kitabıyla gönlümde taht kurmuş bir isim Küçük Kadınlar. Samimiyetiyle de aklımda yer edinenlerden. Belki de yazarın gerçek yaşamına değinmesiyle en çok etkileyenlerden biriydi. Bu küçük ama yaşadıklarının büyüklüğüyle gönlüme taht kurmuş minik kadınları da Türkçe dublajla izlemenin keyfi bambaşkaydı. Bu diğer kanallarda gösterildi mi bilmiyorum ama bu seriyi benim lise dönemlerimde Ege’nin yerel kanallarından birinde izlemiştim. Hem de büyük bir keyifle.

Not: Animenin ikinci sezonu Wakakusa Monogatari Nan to Jou Sensei serisi de Türkiye Türkçe dublajlı olarak yayımlanmıştı.

 

Külkedisi
Orjinal Adı: Cinderella Monogatari, The Story of Cinderella

Külkedisi

Kimi masallar ve efsanevi hikayeler de animeye uyarlanmış ve ortaya çok güzel işler çıkmıştır. Külkedisi serisi de bunlardan biri. Küçükken hatırlıyorum da özellikle kapanış müziği ve klibi ile aklıma kazınmıştır bu anime. Aslında bizde yayımlanan açılış ve kapanış İtalyan versiyon olup animenin orijinal müziği olmasa da ne zaman dinlesem seriyi izlediğim yıllara giderim. Cinderella’nın başlarda Prens Charles’ın prens olduğunu bilmeden aralarında kurulan o dostluk ilişkisi serinin en güzel kurgusuydu belki de.

 

*Yazı 2. sayfada devam ediyor.

1 / 3

Hızlıca Paylaş!