Death Note Dizisi 2015
Sıcak Sıcak
Death Note Dizisi 2015
İsim: Death Note
Tür: Dram, gizem, psikolojik, doğaüstü güçler, polisiye
Yayınlanma Tarihi: 5 Temmuz 2015
Orijinal Eser:Tsugumi Ohba ve Takeshi Obata (Manga)
Başlıca Oyuncular: Yagami Light/Kira (Kubota Masataka), L (Yamazaki Kento), Near (Yuki Mio)
Yayımlandığı Kanal: NTV
Birinci Bölüm Reytingi: %16,9
Önce animesi, ardından 3 live action filmi, müzikali derken popüler manga sonunda diziye de uyarlandı. Haberin duyurulmasından bu yana çıkan her haberi sizlerle paylaştık. En çok merak edilen dizilerden biri haline gelen Death Note, 5 Temmuz’da bir saatlik birinci bölümüyle hayranların karşısına çıktı. Daha önceki haberlerimizde de paylaşıldığı üzere hikayemizde bazı yerler animesinden biraz farklı olacak. Örneğin baş rolümüz olan Light’ı, zeki bir lise öğrencisi değil, Amane Misa’nın da üyesi olduğu ‘Ichigo Berry’ adlı idol grubunun hayranı olan sıradan bir üniversite öğrencisi olarak izleyeceğiz.
Öncelikle bölüm Death Note’un kurallarını açıklayarak başlıyor. Hemen ardından da Ichigo Berry’nin konserinde arkadaşı ile eğlenen Light’ı görüyoruz.
Ve tabii ki de Misa Misa’yı…
Light karakterini ilk başta insan yadırgıyor ancak ilerleyen dakikalarda alışmaya başlıyorsunuz. Misa’yı oynayan kız da çok sevimli bir kız. Ancak çok fazla Misa gibi değildi sanki. O bencil, nazlı hallerini görmek istedim açıkçası. İlk bölüm fazla göremediğimiz için oyunculuğu ile ilgili yorumları ilerleyen bölümlerde siz izleyiciler yapacak artık. Bunun yanında Light’ın oyunculuğu gayet iyiydi. Birkaç abartılı sahne dışında. Yalnız dediğim gibi oyuncunun tipine alışmanız biraz zaman alacak. Şahsen ben izlerken Light’ı keşke başkası oynasaymış ya da daha genç biri demeden edemedim. Çünkü oyuncumuz 1988 doğumlu ve sanki biraz karaktere yaşlı kaçmış. Ancak sonradan alışıyorsunuz karaktere. Oyunculuğu cidden başarılı birisi.
Bölümümüze dönecek olursak, konserde eğlenen Light ve liseden arkadaşı Light’ın da çalıştığı bir restorana gidiyorlar. Tam o sırada lisedeyken arkadaşına zorbalık eden ve hapisten yeni çıkmış eski bir arkadaşları oraya geliyor. Bu kısımda hikayeye girmek için bir neden yaratılmaya çalışılmış. Daha sonra evlerine geri dönerken bu zorba arkadaşları tekrardan musallat oluyor ve gece yarısı motorsikleti ile üzerlerine geliyor. Light’ın telefonunu rehin alıp para vermeleri karşılığında geri alabileceklerini söyleyip uzaklaşıyor. O sırada kötü adamın arkasından bakan Light’ın yani Kira’nın aslında göründüğü gibi otaku, içine kapanık pısırık bir karakter olmadığı yavaş yavaş belli olmaya başlıyor.
Bu noktadan sonra olaylar biraz daha bilindiği üzere gelişecektir. Light’ın göründüğünden fazlası olduğunu gören Ryuk da defteri Light’ın yanına atıverir. :D
Tabii herkesin de yapacağı gibi baş rolümüz bu defteri alıp evine götürür. :D Kuralları anlamak için İngilizce sözlükten yararlanmak suretiyle defterin amacını öğrenen Light, ilk denemesini o zorba arkadaşın üzerinde yapar.
İsmi yazdıktan sonra bunun saçma olduğunu düşünerek ismi silmeye çalışır ancak o da ne? İsim ne yaparsa yapsın silinmez. Çareyi üzerini karalamakta bulan karakterimiz sabah aldığı haberle büyük bir şoka girer. Çünkü dün gece telefonunu alan kişi ölmüştür… İlk başta bir tesadüf ve kaza olduğunu düşünen Light, ölen zorba arkadaşın cenazesine gittiğinde asıl gerçeği öğrenir. Kötü adam tam da defterdeki gibi kalp krizi geçirmiş bunun sonucunda da kaza yapmıştır. Bunu öğrenen Light gerçekten bir şoka girer. Birkaç abartılı oyunculuk dışında iyiydi demiştim ya… İşte o abartılı oyunculuk olan sahne burasıydı. :D Ya da bana öyle geldi.
Aslında arkadaşının ölümüne kendisinin sebep olduğunu anlayan karakterimiz kara kara düşünürken defteri yanlışlıkla (!) düşürüveren Ryuk arz-ı endam eder. Daha doğrusu daha net olarak görürüz.
Ryuk karakteri sanırsam en çok merak edilenlerden biriydi. Çünkü bilgisayar animasyonu olması beraberinde bazı endişeleri de getiriyordu. Ancak ilk izlenimlerim çok olumlu oldu. Mangası ile birebir aynı olan Ryuk, bilgisayar yapımı olmasına rağmen çok göze batmıyor. O vurdumduymaz halleri ile diziyi izlenesi kılan unsurlardan biri olmuş.
Sonrasında ise yavaş yavaş diğer karakterlerimizi tanımaya başlıyoruz. Tabiiki de en önemlilerden biri olan Light’ın babası Yagami Soichiro…
Başka dizilerde de sık sık gördüğüm oyuncu bence güzel bir seçim gibi. Cidden babaya benziyor. Oyunculuk olarak karakteri henüz çok ön plana çıkmadığı için yorum yapmak erken olabilir. Ama deneyimli bir oyuncu olduğu için beklentileri karşılayacak diye tahmin ediyorum. Ayrıca bahsetmeyi unuttum Light’ın kardeşini de görüyoruz bu bölümde.
Bu bölümde babanın yakalattığı bir suçlunun hikayesi ele alınmış. Tutuklanan suçlu kaçmayı başarır ve bir eve girip evdekileri rehin alır. Babamız da içeri girip onları kurtarmaya çalışırken o da tutsak kalır. Bunu öğrenen Light ikinci denemesini de bu suçlu üzerinde yapar. Ve sonuç başarılı. Böylece defterin gerçek olduğunu anlayan karakterimiz defterin sahibi ile ilk defa yüzyüze gelir.
Korkudan altına eden Light koşarak evden koşarak kaçar. Tabii kaçtığı şeyin Shinigami olduğunu unutup peşinden gelemeyeceğini sanarak… :D Aralarında geçen konuşma sonrası Light defteri kullanmaya karar verir. Bu kısmı çok uzatmak istemedim. Ancak burada Ryuk karakterini daha uzun görebiliyoruz. Yanılmıyorsam seslendiren kişi animesi ile aynı kişi. Herhangi bir bilgi bulamadım ancak animesi ve önceki live action filmlerinde hep aynı kişi yani Nakamura Shidou seslendirmiş. Ses bana çok tanıdık geldiği için yine aynı seiyuu olduğunu varsayıyorum.
Yalnız burası cidden komikti. O korkuyu çok iyi anlıyorsunuz. Düşünsenize odanızda dev gibi bir yaratık. :D Ve aşağıdaki gibi bir yaratık…
Ve dizimiz İngiltere’ye uzanır. Ve herkesin beklediği bir başka karakterimiz ortaya çıkar. L…
Bundan sonra suçlular bir bir ölmeye başlar. Kira yavaş yavaş kahraman haline gelmeye başladığı sırada işlerine büyük bir ayak bağı olacak karakterimiz gelir. Daha doğrusu öncelikle hizmetkarını görürüz.
Watari’yi oynayan amca da çok sempatik birisi. Tam bir kahya havası var. Bu açıdan da oldukça iyi olmuş.
Sonrasında ise polisin Kira’ya meydan okuduğu ve akıllara zarar o sahnenin dizideki versiyonunu görürüz. Kendini L olarak tanıtan birisi canlı yayımla Kira’ya meydan okur ve tam da L’nin beklediği üzere Kira tarafından öldürülür. Ancak bilmediği asıl L’nin başka biri olduğudur.
Veeee… İşte karşınızda gerçek L….
L karakterinden bahsedecek olursam, oldukça uygun bir oyuncu seçilmiş. Daha genç durması ve karakterinin de verdiği hava sayesinde dizinin izlenmesini sağlayacak başlıca neden olacak gibi. :D Oyunculuk olarak da oldukça iyi olan Yamazaki Kento, serinin hayranları tarafından da olumlu eleştiriler almış durumda. L’nin psikopatlığını oldukça iyi yansıtmış. Oyunculuk olarak benden Light’ı oynayan Kubota Masataka gibi tam puanı almayı başardı.
Bunun üzerine L’nin gerçekte kim olduğunu anlamaya çalışan Kira bir taraftan da suçluları öldürmeye devam eder. Babası ise L ile bizzat görüşme şansına erişir. Bu sırada Misa’nın ailesini öldüren adamın adını da deftere yazan Kira artık Misa Misa’nın da kahramanı olur.
L, Kira olabilecek kişileri gösterir ve içlerinde Light da vardır. Her şüphelinin peşine birini gönderirler. Bunu farkeden Light yani Kira bunun bir savaş ilanı olduğunu anlar. Böylece iki zeka arasındaki savaş da başlamış olur.
Dizinin ilk bölümünü açıkçası beğendim. Kız karakterler biraz sönük kalmış gibi duruyor ancak hikayenin ilerleyen zamanlarında nasıl olacaklarını göreceğiz. İlk başlarda alışamadığınız karakterler bölüm sonunda yerli yerine oturuyor. Japon dizilerine aşina değilseniz oyunculuklar size sıradan gelebilir. Ama bir Japon dizisine göre oldukça iyi oyunculuklar görüyoruz. Müzikler ve görsellik güzel olmuş. Ryuk karakteri çok göze batmıyor. Karakterlere yapılan birkaç değişiklik de diğerlerinin yanında görmezden gelinebilir.
İlk bölümde de %16,9’luk bir reyting yakalayarak (Japonya’da) son zamanlardaki en yüksek izlenme oranını yakalayan ve iyi bir başlangıç yapan dizi, yayımlanırken ‘twitter’da da trendler arasına girdi. Her sahnesi konuşulan dizi ilerleyen bölümlerde de adından sıkça bahsettirecek gibi duruyor.
İlk bölümde çok fazla aksiyon ve zeka oyunlarını göremedik. Her anime ve dizide olduğu üzere konuyu ve karakterleri anlatan bir bölümdü. Nasıl bir dizi olacağını anlamak için de serinin birkaç bölüm ilerlemesi gerekiyor. Hele ki bu bir live action ise konuyu oturtmak ve gerçek hayata uyarlamak cidden zor bir iş. Bunu bir de film olarak değil de daha uzun olan dizi şeklinde yapmak… Ama bana göre oldukça umut verici ve güzel bir bölümdü. Son zamanlarda animesi, filmi, dizisi derken her alanda karşımıza çıkan mangaların live action uyarlamaları (bkz. Attack on Titan) her zaman olduğu gibi ön yargılara neden oluyor olsa da ön yargılarınızdan kurtulup bu diziye bir göz atmanızı tavsiye ederim. Oyunculuklar ve serinin atmosferi için izlenmesi gereken bir yapım.
İkinci bölümü bu pazar (12 Temmuz) yayımlanacak olan diziyle ilgili yorumlarınıza buradan devam edebilirsiniz.