Nanatsu no Taizai

Sıcak Sıcak

Diğer İsimler: The Seven Deadly Sins, 七つの大罪

Tür: Shounen, Fantastik, Aksiyon, Doğaüstü

Yayımlanma Tarihi: 05.10.2014

Yönetmen: Tensai Okamura

Firma/Stüdyo: A-1 Pictures

Müzik: Hiroyuki Sawano

Başlıca Seiyuular: Yuuki Kaji (Meliodas), Sora Amamiya (Elizabeth), Misaki Kuno (Hawk), Aoi Yuuki (Diane), Jun Fukuyama (King), Tatsuhisa Suzuki (Ban), Mamoru Miyano (Gilthunder)

Açılış: Netsujou no Spectrum – Ikimono-gakari

Kapanış: 7-seven- – FLOW x GRANRODEO

Sezonun Fate/stay night: Unlimited Blade Works ve Psycho-Pass 2 kadar olmasa da merakla beklenen animelerinden biri olan Nanatsu no Taizai Avrupa’nın mistik orta çağ atmosferi ve şövalyeleriyle karşımızda. İnsan ve insan dışı varlıkların bir arada yaşadığı bir dönemde Liones Krallığı kutsal şövalyeler tarafından korunmaktadır. Birçok kişinin saygı duyduğu ve krallığı layıkıyla koruduğuna inandığı bu kutsal şövalyeler söylenenlere göre kendi içlerinden bir grup şövalye tarafından ihanete uğramış ve birçoğu “Yedi Ölümcül Günah (Nanatsu no Taizai)” olarak adlandırılan bu grup tarafından katledilmiştir. Bu olayın üzerinden on yıl geçmesine ve zamanında şövalyelerin lideri tarafından “Yedi Ölümcül Günah”ın yakalanıp vahşice öldürüldüklerinin söylenmesine rağmen hala bu grubla ilgili ‘aranıyor’ posterleri dağıtılmaktadır.

Nanatsu no Taizai

Bu durum, bir hastalıktan ötürü ölen kralın yerine geçip ülkeyi yönetmeye başlayan kutsal şövalyelere güvenmelerine rağmen insanları tedirgin etmektedir ve hala “Yedi Ölümcül Günah” efsanelerinin dolaşmasına sebep olmaktadır. Peki kutsal şövalyeler gerçekten de halkın güvenebileceği, saygı duyulası bir topluluk mu? Burada cevabı Prenses Elizabeth vakit kaybetmeden veriyor. Maalesef kutsal şövalyeler gizli amaçları doğrultusunda hareket eden ve halkı çeşitli sözlerle, yalan haberlerle uyutan bir topluluk. Bunların farkına varan Prenses Elizabeth kutsal şövalyeleri durdurabilecekleri düşüncesiyle “Yedi Ölümcül Günah”ı aramaya başlar ve yolu “Domuz Şapkası (Boar Hat)” barına düşer. Burada barın sahibi olan sevimli bir çocukla karşılaşır ve sonrasında gelişen olaylar sayesinde onun “Yedi Ölümcül Günah”ın lideri Meliodas olduğunu öğrenir ve birlikte diğer günahları aramaya karar verirler.

Konu itibariyle ilginç olmamasına rağmen içerisinde bir sürü entrika ve gizem barındırmaya müsait olan animenin ilk bölümü eğlenceliydi diyebilirim. Özellikle Meliodas’ın şu an için daha çok temizlik görevlerinden sorumlu çalışanı gibi görünen sevimli mi sevimli konuşan domuz Hawk’a bayıldım. Bunda Hawk’un seiyuusu Misaki Kuno’nun büyük etkisi var. Öyle ki zaten sevimlilik abidesi olan bu domuzcuğu bir de bu seslendirme performansıyla görünce şahsen ben, keşke yanımda olsa da sarılıp mıncıklasam diye düşünmekten kendimi alamadım. Komedi unsurunun da büyük bir bölümünü yüklenecek gibi görünüyor bu şirin domuzcuk. Meliodas da şirin bir karakter olmuş. Kayıtsız davranışları ve prensese karşı sergilediği hal ve tavırlarla şu an için bana göre klişe bir karakter olsa da atmosfere uyan bir tip. Prenses Elizabeth ise saf, çabuk duygulanan bir tip olmasına rağmen mızmız biri değil ve masum insanların kendisi yüzünden zarar görmesine izin vermeyecek kadar da cesur. Yani o da klişe bence. Ancak onun gibi el bebek gül bebek büyümüş bir prensesin böylesi zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkma kararı alışı, yaşadığı şok,dram ve kraliyet adına verdiği ve vereceği mücadele iyi anlatılabilirse bunun göze batmayacağını düşünüyorum. Konu ve karakter gelişimleri iyi işlendiği takdirde, kurgunun da belli bir mantık çerçevesinde yürümesi halinde klişelerin sıkıntı olmayacağı kanaatindeyim. Elizabeth ve Meliodas’ın seiyuularının da bu karakterlere gayet uygun olduklarını unutmadan ekleyeyim. Sonlara doğru karşımıza çıkan kutsal şövalye Gilthunder ise kızlar arasında oldukça popüler olabilecek bir karaktere benziyor kısacık görünmesine rağmen. Seiyuusunun Mamoru Miyano olduğunu da hatırlatmak da fayda var.

Animasyonlardan da bahsedecek olursam, öncelikle karakter tasarımlarını başarılı buldum. Bunların dışında çevre tasarımlarıyla ilgili çok da yorum yapılacak bir şey yok ortada bence. Zira bölüm boyunca birkaç yerde kale ve benzeri yapılarla karşılaşıyorsunuz onun dışında her yer dağ tepe. Bu noktada Meliodas’ın işlettiği bardan da bahsetmek istiyorum. En az sahibi ve domuzcuk kadar şirin gözüken bu barın da Howl’ün yürüyen şatosu gibi bir sırrı var ancak bir farkla. İzleyip görmenizi tavsiye ederim.

Son olarak animenin müziklerine gelirsem; bölümün başından bu yana her şeyiyle en iyi diyebileceğim şey Hiroyuki Sawano (Shingeki no Kyojin, Guilty Crown) elinden çıkma bölüm içi müzikleri. Animenin atmosferine ve hikayesine çok uygun olan müzikler, girdikleri anla o kadar uyumlu ki sahneyi bir anda daha da epik hale getirebiliyorlar. Bunun dışında bölümün sonlarına doğru devreye giren Ikimono-gakari tarafından seslendirilen Netsujou no Spectrum isimli açılış parçası güzel olmasına rağmen keşke kapanış parçası olsaymış dedirtti bana. FLOW x GRANRODEO tarafından seslendirilecek kapanış parçası ise ilk bölümde yer almadı ancak tanıtım videosundan duyduğum kadarıyla o da açılış parçası olmalıymış gibi geldi bana. Yani bu ikisi yer değiştirse daha güzel olur sanki.

Ikimono-gakari – Netsujou no Spectrum (tanıtım)

FLOW x GRANRODEO – 7-seven- (tanıtım)

İlk bölüm itibariyle umut vadeden anime, üzerine koyarak ilerleyebilirse favorilerde üst sıralara oynayabilir diye düşünüyorum.

Hızlıca Paylaş!