Cross Ange: Tenshi to Ryuu no Rondo
Sıcak Sıcak
Cross Ange: Tenshi to Ryuu no Rondo
Ad: Cross Ange: Tenshi to Ryuu no Rondo, Cross Ange: Rondo of Angels and Dragons, クロスアンジュ 天使と竜の輪舞
Tür: Mecha, Harem, Aksiyon, Ecchi, Fantastik
Bölüm Sayısı: 25
Yayınlanma Tarihi: 04.10.2014
Yönetmen: Yoshiharu Ashino
Stüdyo: Sunrise
Senaryo: Tatsuto Higuchi
Müzikler: Akiko Shikata
Karakter Tasarımları: Yuusuke Matsuo
Robot Tasarımı: Junichi Akatsu
Ejderha Tasarımları: Kazutaka Miyatake
Başlıca Seiyuular: Nana Mizuki (Ange), Eri Kitamura (Salia), Yukana (Emma Bronson, Riza Rundog), Sumire Uesaka (Momoka), Kōsuke Toriumi (Jurio Asuka Misurugi), Mamoru Miyano (Tasuku), Yui Horie (Sara)
Açılış Parçası: Nana Mizuki – Kindan no Resistance
Kapanış Parçası: Eri Kitamura – Rinrei
İmparatorlukların, kralların, prens ve prenseslerin yüksek teknolojiyle uyum içerisinde yaşadığı alternatif bir dünya. Uçan arabalar, robotlar ve daha nicesiyle üstün bir insanlığın oluşturduğu bir uygarlık. Bu uygarlığın halkı tarafından çok sevilen prensesi, Angelise-hime ve onun dünyalarından yok edebilirse her şeyin mükemmel olacağını düşündüğü Norma denen, daha doğrusu insan olan ancak insandan sayılmayan “düşmüş” mutantlar.
Olay kurgusu bir yana, 18-19. yüzyıl İngiliz Kraliyet Ailesi gibi giyinen hoş bir soylu ailenin yanında bu kadar 21. yüzyılın fazlasıyla ötesine geçmiş temalar içeren bir anime başta “acaba nasıl toparlanacak” diye düşündürmedi değil. İlk bölümünün ilk saniyesinden itibaren başlayan aksiyon dolu dakikalar ise bu merakı daha da körükledi.
Mecha ağırlıklı başlayan ilk bölüm, esas kızımız Ange’in ve bulunduğu ekibin ejderhalara karşı cesurca savaşının bir ön gösterimini sundu önce bizlere. Bir iki karesinden biraz da ecchi katılacağını sezdirmiş oldu. Bütün bu heyecandan sonra, her şeyin asıl başladığı noktaya; Ange’in aslında güzel ve hayranlık uyandıran prenses Angelise-sama olduğu zamana dönüldü.
Ne var ki, ailesi, arkadaşları ve halkıyla mutlu mesut yaşayan, insanlığı en üst uygarlık seviyesine çıkarmış “Mana”teknolojisine tüm kalbiyle inanan Angelise, bir gün bu ışığın hiçbir etkisinin olmadığı Norma adı verilen mutantların biriyle yüz yüze gelir. Şans bu ki, karşılaştığı Norma henüz bir bebektir. Polisler bebeği karantinaya almak isterken, bebeğin direnen annesine prensesimiz onun bir insan olmadığını, onu unutması ve Norma olmayan normal bir çocuk doğurması gerektiğini söyler. Doğal olarak anne çıldırır ve prensese bebeğin süt dolu biberonunu fırlatır; ancak prensesimizin sadık hizmetkarı Mana ışıklı kalkanını kullanarak onu korur. Korunmak için Mana ışığını kendisi yerine hep hizmetkarının kullandığını, prensesimiz henüz hiç fark etmemiştir.
16. doğum gününde vaftiz töreni düzenlenecek olan Angelise için bütün halk toplanmış, heyecanla töreni bekler. Angelisa Mana ışığıyla vaftiz olmak üzere bir kuleye çıkar, kapatılır, babası bir konuşma yapar. Bu sırada abisi, Prens Jurio, olaya el koyar. Babasını bir canavarı bu güzel uygarlığın başına geçirmek için her şeyi saklamakla suçlar, bütün gerçeklerin vaftiz töreninin sonunda ortaya çıkacağını bağırır. Angelise-nin annesi ise onu kuleden çıkarır ve birlikte kaçmaya başlarlarken polislere yakalanırlar. Angelise, aslında o çok nefret ettiği Norma’lardandır. Bu gerçeği, onu korumak istediği için saklayan annesi, yine onu korumak istediği için önüne atlayarak polisin ateşlediği silahla vurulur ve ölür. Angelise karantinaya alınır, imparatorluk artık Prens Jurio’ya aittir -Kutsal İmparator Birinci Jurio.
İşte asıl olaylar bunlardan sonra patlak veriyor. Prenses karantinaya alınana kadar bölümde her şey yumuşak, sakin, ve normal bir aksiyon seviyesinde ilerliyor. Karantinada ise, Angelise’nin başına gelmeyen kalmıyor. Artık askerlik için eğitilecek olan prensesimizin adı Ange olarak kısaltılıyor, elinden her şeyi alınıyor. Daha sonra şiddet, fazlasıyla başlıyor.
Animenin yapım stüdyosu Sunrise’ın mecha tarzıyla yakın ilişkisi düşünüldüğünde, çok şaşırmamak lazım. Yine de ilk bölümden aksiyonu doruk noktasında tutmak yerine, biraz acı hisler bıraktırmaya karar vermişler gibi görünüyor. Bölümün en sonunda Norma askerlerin arasına katılan Ange’in geçirdiği travmalar sansüre çok da ihtiyaç duyulmadan yansıtılıyor. Bu da akıllarda “şimdi ne olacak?” temalı soru işaretini de bırakmadan edemiyor.
Her şeyden önce, animenin hatrı sayılır bir seiyuu kadrosu olduğunu ve işlerini de gayet iyi başardıklarını görebiliriz. Nana Mizuki’nin etkileyici sesiyle açılış parçası bence melodisiyle de aksiyonun habercisi. Trajikliğe de biraz yansıyan kapanışının yanında, çizimlerini biraz donuk gibi görünse de anime hareketlendikçe açılacağını tahmin etmekteyim. Ejderha savaşçıları Norma kızlarımızın kullandıkları “Barameiru” adı verilen robotlar işin içine girdikçe, görüntü kalitesi ne derece artar ya da azalır bilemiyoruz, ancak bu çeşitlenmeyle birlikte daha izlenebilir hale geleceğini varsayabiliriz.
İlginç konusunun yanında ilginç karakterleri de barındırdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Mesela kendini müthiş bir hırsla imparator ilan eden Jurio’nun, anime dünyasındaki “karizmatik kötü karakter” tanımlamasına aday gösterilebilmek için tasarlandığı belli. İleride ne kadar kötü ya da ne kadar karizmatik olacak bilinmez tabii. Prensesimizin ise yaşadığı saf ve mutlu hayattan “cehennemin içine çekilişi”, bizlere onun nasıl bir değişime uğrayacağını açık açık gösterecek. Fakat içerdiği bayan-erkek, bütün tipler; merak uyandırıcı, kimin altından ne çıkacağının belli olmayacağı tiplere benziyorlar. Animenin tanıtım videosu ise şöyle:
Code Geass, Gundam gibi mecha serilerle adından söz ettiren Sunrise, yanına sakince eşlik ettirdiği ecchi, seinen gibi daha ağır diğer tarzlarla mechayı harmanlayarak iyi iş çıkarmış. Sezonda bunca yeni ve ses getirecek animenin arasında, Cross Ange: Tenshi to Ryuu no Rondo da sönük kalmayacak gibi. Umarım izlerseniz sizi de sürükler ve umarım dönemin iyi mecha animelerinden biri olur.